Hülya gibi kırgın ve türlü zorluklarla mücadele ederek kendini büyütmüş bir
kadının en büyük şanslarından biri de Mahir. Kerim’le aşkı, Mehmet’le anneliği,
Bayram Bey’le evlatlığı öğrenen Hülya dostluğu da Mahir’le öğrendi. Hülya’nın
kimi zaman eli ayağı, kimi zaman kalbi, kimi zaman beyni oldu Mahir.
Mahir, Hülya’ya iyi geldi, evet. Ama Hülya da Mahir’e çok
iyi geldi. Mahir, sevilmeyi öğrendi Hülya’yla, güvenilmeyi. Sırlarını anlattı, gözyaşlarını Hülya’nın omzunda akıttı, kalbini açtı. Bana da Hülya ve Mahir’in
dostluğuna mutlulukla bakmak düştü…
Çok güzel yüreklidir Mahir. Pamuklara sarıp sarmalamak
istersin, kalbi hiç acımasın, gözleri hiç dolmasın istersin. Kendine Mahir gibi
dost, Mahir’e hep güldüğü bir hayat dilersin.
Ve Mahir’i bu kadar çok sevdiğin için, Olgun Toker’e
binlerce kez teşekkür etmek istersin. Çünkü bilirsin ki Olgun Toker, daha
iyisini oynayana kadar en iyisi Mahir! Alamancı karakter yaratmada çıtayı uzaya
fırlatan Olgun Toker, karakterinin çıtasını daha ne kadar ileriye taşıyacak en
çok da bunu merak edersin.
Öyle işte... Mahir'i öyle çok özlemişim ki, Hayat Şarkısı'nın 22. bölümünde ekranda belirdiğinde eski bir dostumu görmüş gibi sevindim. Belki de Mahir, bize de dost olduğundan böyle hissediyorum. Ne diyoruz? Mahir'i olan kazanır. Öyleyse Mahir gibi dost herkesin başına!