Portakal
Çiçeği
Aslı,
Ateş’in yeni hayatında edindiği ilk arkadaşı ve başı sıkıştığında koştuğu ilk
isim. Ateş, Aslı’ya işi düşmediği zamanlarda onu aklına bile getirmediği için kızcağız
hikayede sadece bu şekilde varlık gösterebiliyor. Hakkında çok şey bilmiyoruz.
Annesi yok, babasıyla yaşıyor ama o da biraz hayırsız bir baba gibi. Evi
beraber geçindiriyorlar. Bu yüzden Aslı sürekli çalışmak zorunda. En yakın
arkadaşı, hayatın yükünü beraber taşıdığı Kelebek. Kendisi bir tık öküz bir
arkadaş olduğu için didişmeden duramıyorlar ama çok kimseleri yok, o yüzden
birbirleri için kıymetliler.
Organik
bir kız olan Aslı’nın bir portakal ağacı var. Onu toprak elementine layık
görmemin sebebi de bu ağaç. Topladığı portakallardan reçel yapıp satıyor. Ateş’in
hayatına da mevzubahis portakal ağacından düşüveriyor. Ateş, zihninde Aslı ve
portakal arasında bir bağ kurmuş olacak ki, “İstediğim şeyleri yaptığında
portakal kokuyorsun.” diye bir laf etti geçenlerde. Bir de boynuna gömülüp
“Portakal mı kokuyosun kız?” demişliği var, onu üç bölümün her bir sahnesinden
apayrı bir yerde cam bir fanusun içinde saklıyorum. ^^
Aslı’nın
eksikleri yok mu? Tabii ki var. Mesela Ateş bütün işlerini ona yaptırırken, o
Ateş’e hiç hayır diyemiyor. Yardım etmesin demiyorum, hobi olarak yine etsin.
Fakat Ateş sürekli Aslı’ya emir verme halinde ve bu beni çok rahatsız ediyor.
İş arıyorum bana iş bul Aslı, motorun anahtarlarını ver Aslı, babanın teknesini
al işimiz var Aslı, öndeki arabayı takip et Aslı… Aslı da demiyor ki ben senin
asistanın değilim, az ye de bir uşak tut.
Aslı’nın
ikinci hatası ise iki günde Ateş’e kör kütük aşık olması. Tamam, çocuğun
maşallahı var, onu biz de görebiliyoruz ama daha ikinci bölümden Ateş’i
manitasıyla görünce yerlere çökerek ağlamak da biraz şov bence. Az zaman
geçseydi, aşkı böyle yavaş yavaş demlenseydi keşke. Neyse canım, önümüzde daha
çok keder var, onlara bakacağız artık. Çok mu dram yaptım? Hemen topluyorum.
Aslı, miniğim, enseyi çok karartma. Neticede insanın özü topraktır, elbet
Aslı’nı bulur. Kıps.