Tahta
ama bir sor, neden tahta?
Hemen
zoruna gitmesin, anlatıyorum. Seni tam seveceğim, bir gülme geliyor Kelebek. Kızla
tanıştığının takribi 27. saniyesinde sevgilisi var diye bozulmandan tut, iki
cümlende bir yaptığın “Esnaf adamız!” vurgusuna kadar, sende beni iten bir
şeyler var. Bak ben de esnafım, esnaflık güzel, anlıyorum. Ama ne alakası var?
Neden esnafsın diye Ateş’le kavga etmeyesin mesela? Su’yu gördüğün zaman üç
dakikada ne yaşadın da siz her karşılaştığınızda fonda Olmayacak Bir Hayal çalıyor? Şu hayatta sana rol modeli olabilecek aslanlar
gibi Faryalı ağabeyin varken neden Tatar Ramazan? Bunları oturalım, konuşalım,
halledelim. İyi çocuksun, yapma böyle şeyler.
Çok
gömdüm tamam, övme faslına geçiyorum. Kelebek, neredeyse hiç otururken
görmediğimiz bir arkadaşımız. Onun da Aslı gibi yaşından büyük sorumlulukları
var, sürekli çalışıyor. İsviçre çakısı gibi de çocuk, elinden her iş geliyor.
Taksicilikten balıkçılığa, önüne hangi iş düşerse yapıyor. Esnaf adam havaları
da buradan geliyor.
Aşık
olmaya ve eğlenmeye, hayatını yaşamaya vakti yok. Cebinde bir güzel ağabeyi,
bir de can dostu Aslı’sı var. İşin tahta kısmı da tam olarak burada başlıyor.
Siz ne zaman çok güzel iki dost sahnesi bekleseniz, Kelebek hevesinizi kursağınıza sokuyor. Aslı ağlıyor mesela, heh diyorsunuz, şimdi çok güzel sahne geliyor, Kelebek kol kanat gerecek kıza. Kelebek ne yapıyor? Kendi de aynı acıdan muzdarip olmasına rağmen Aslı’yla dalga geçiyor. “Niye kıza taşıtıyorsun kasayı?” diyorsun; “O kız değil ki, Aslı.” diye cevap veriyor. Gerçekten Su katılmamış bir öküzsün Kelebek. (Kelime oyunu yaptım, kaçın!)
Kelebek, aynı zamanda, Ergüven’lerin Bodrum’a gelmesiyle hayatı en çok değişecek isimlerden biri. Her şeyden önce ekmeğini paylaşacak onlarla. Eğlenmeyi Ateş’le, aşık olmayı Su’yla öğrenecek. Kendi adıma en çok Ateş’le dostluklarının şahlanacağı günleri bekliyorum. Adım adım yaklaşacaklar birbirlerine ve o zamana kadar, çok sevdiğimiz Nevizade’lerin de dediği gibi, ÇOK EĞLENİCEEEZ!