"Biz ne badireler atlattık" derler ya, Alya ve Cihan da aynen böyle, sayısız zorlukla mücadele
etti. Alya'nın yaşadıkları ve yaşamak zorunda kaldıkları ayrı, Cihan'a ikinci kez yaşamak
zorunda kaldığı hayat ayrı, ikisini de derinden yaktı yıktı. İkisi için hiçbir zaman bir aşk
güzellemesi yapmadım; çünkü aşkları, zorluklar içinde yeşeren, gerçek ve acı dolu bir bağı
temsil ediyordu. Onlar, kendilerine biçilen hayatı yaşamak zorunda bırakılırken imkânsız bir
aşkın içinde kendilerine imkân buldular. Görmediler, duymadılar, kendilerine verilen cezayı
umuda çevirdiler; bu, onların mücadeleci ruhunu ortaya koydu. Yola koyan Boran’ken, yolda
yolunu bulduktan sonra yollarını kesen yine Boran oldu, Alya ve Cihan’ın. Alya'nın kolyesi
doldu, Cihan'ın kalbi yok oldu. Bir Cihan daha kaç kere yıkılabilirdi, kaç kere yüreğine enkaz
devrilebilirdi bilmiyorum. Boran ölmeyi bile becerememişken, Cihan'ı yaşarken kaç kere
öldürdü... Şahin'in de dediği gibi; hiçbiri masum hayatların çocukları değildi, kaderleri onları
sürekli sınadı.

Boran’ın ölümünden sonra bile Cihan’ın abisinin karısına aşık olmasını kabul etmekte
zorlanırken, Boran hâlâ hayattayken Cihan’ın bu aşka kapılmasını izleyici nasıl sindirecek,
bunu sorgulamak gerekiyor; bu durum ahlaki bir ikilem yaratıyor. Alya ve Cihan arasına bir
çatışma şarttı, hatta bu, hikâye için çok sağlam bir çatışma ve yeni sezon kurgusu oldu belki.
Fakat bu çatışma için Boran’ın hayatta olması gerçekten gerekli miydi, emin değilim; belki de
bu dramatik etki başka yollarla da yaratılabilirdi. Ben şahsen Boran’ın ölmediğini baştan beri
adım gibi biliyordum; bu açıdan sahne beni şaşırtmadı ve karakterin geri dönüşü
bekleniyordu. Şimdi merak ettiğim soru şu: Boran uyanacak mı, yoksa onu öldürmeye
çalışanlar, planlarını hayata geçirmeden önce fişini mi çekecek? Boran'ın bilinenin dışında
bambaşka bir kişiliğe sahip olduğunu, hatta belki de Ecmel'le sırt sırta olduğunu
düşünüyorum; bu, hikâyeye yeni bir derinlik katabilir. Ortaya çıkacak olanların Alya ve Cihan
için bambaşka bir dünya açacağını düşünüyorum. Yeni bölüm bolca ağlamaklı ve Cihan için
bolca üzülmeli bir bölüm olacak. Bekleyelim ve gelişmeleri görelim...
Genel Notlarım
• Mine'nin ölüm sahnesindeki Sadakat ve Alya sahnesine hayran kalmayan
kalmamıştır. Sinem Ünsal ve Gonca Cilasun adeta oyunculuk dersi vermiş,
duyguları en derinden hissettirdiler. Emeklerine sağlık.
• Her ne kadar büyük bir sır olsa da Şahin'in Nare'ye verdiği sırrı annesine
anlatması Şahin'e büyük haksızlık. Üstelik annesinin Mine’ye neler yapabileceğini
bilmesine rağmen. Bu yüzden Mine'nin bir diğer katili de bence Nare; bu durum,
Nare'nin masumiyetini sorgulatıyor. Her şeye rağmen sakinlikle Nare'ye kırılan
Şahin harika bir karakter, onun bu olgun duruşu takdire şayan.
• Sezonda henüz iki bölüm seyretmiş olsak da ben Ecmel'in konağa bağlı kalmasını
istemiyorum. Onun karakter potansiyeli çok daha yüksek. Sadakat ile veya Cihan
ile başa baş kapışması tercihimdir; Ecmel'in gücünü daha aktif bir şekilde görmek
isterim.
• Kaya ve Zerrin tarafı nereye evirilecek pek kestiremedim. Sanki izleyicinin nabzına
göre şerbet veriliyor ve bu durum, hikâyenin gidişatını biraz belirsiz kılıyor. Bence
artık taraf seçilmeli ve hikâyeleri şekillenmeli, böylece izleyici de ne bekleyeceğini
bilir.
• Cihan'a bir yürek gelmiş gibi. Her fırsatta Sadakat'in üstünden geçmekten
sakınmadı. Ancak Cihan'ın gücünü bağırarak göstermesinden yana değilim. Bir
aşiret ağasıysa bakışı yetmeli herkesin dağılması için; bu, onun karizmasını ve
ağırlığını daha iyi yansıtır. Bir düşünün derim.
• Boran'ın hayatta olması beni çok mutlu etmese de hikâyeye güzel bir yön
vereceğine eminim. Boran yeni çatışmalara ve gizemlere yön verecek Yeni sezon
Uğur getirsin ve izleyiciye keyifli anlar yaşatsın.
Yazan, yöneten, oynayan, kamera arkası ve önü emek veren herkesin yüreğine sağlık.
Sevgilerle...