‘Hayatımın en mutlu anıymış,
bilmiyordum.’ diyen Orhan Pamuk’a direkt özenerek söylüyorum ki, 11.bölüm meğer
Kiralık Aşk tarihimin en mutlu bölümü olacakmış, bilmiyordum.10.bölümün
sonundaki gerginliğim, ‘Ağzından mı öpmüş?’ endişem hep boşunaymış meğer,
saadet kapının kenarında bizi bekliyormuş. Bölüm boyu pembe kalpler döküldü
evimin tavanından, hayatım boyunca tanıyıp da sevdiğim kim varsa telefona
sarılıp ‘Öpücemmm.’ demek istedim, bildiğin suyla sarhoş oldum. Hiç uzatmadan en
sevdiğim sahne ile başlamak isterim.
Ömer’in Defne’yi teselli etmesi
Defne’nin Yasemin’in suratına bir
bardak suyu boca edip bir de üstüne saldırdığını gören Ömer’in, onları
ayırdıktan sonra Defne’yi sakinleştirmeye çalışması ve bunu yaparken bir an
bile Defne’nin bu kadar sinirlenmek için haklı bir sebebi olduğundan şüphe
etmemesi kalbimi eritip klavyeye akıttı. Bir tek insan tarafından bile ne
yaparsak yapalım haklı olduğumuz düşünülüyorsa güzel bir hayatımız var
demektir. Üstüne bir de ‘Yalnız değilsin, ben varım’ deyince Ömer İplikçi’ye
sarılıp ağlamak geldi içimden, izlemeye doyamadım.
‘Benim asistanım Defne’
Koray’ın çekimde kullandığı
mankenin Defne olduğunun ortaya çıkmasından sonra gayet utanmadan sorduğu ‘Hangi
Defne?’ sorusuna Ömer ve Sinan’ın aynı anda ‘Benim asistanım Defne.’ demesine elbette
bayıldım. Tek çocuk türünün azılı bir örneği olarak insanları sahiplenmeye
bayılırım, sadece sevgilimi değil, sevdiğim tüm insanları gözümden sakınırım,
başkalarına selam verseler içlenirim. Defne’nin Sinan’ın asistanı olmasını kabul
etmeyi külliyen reddeden Ömer’i o kadar iyi anladım ki, bu sahne de favorilerim
arasına girdi.
Yazı devam ediyor...