Gözlerin, Barış Akarsu
“Gözlerin boşluğa
dalıp gider
Sahipsiz bakışların benim olsun isterim
Sırlarım acıdan ağlar örer
Kendi kayboluşlarım sende dursun isterim
Ağladım senin için ilk defa
Elimde parçalanmış bir hayat var aslında
Hapsoldum söylediğim yalanlara
Çıkışlar hep kapanmış, ruhum dar sokaklarda”
“Her nimetin bir külfeti vardır.” derler. Doğrudur, külfeti
yaşamasak, nimetin nimet olduğunu fark etmeyebiliriz de. Ama yine de katlanılan
külfetin acısına duyarsız kalındığı için biraz insafsızca ve vurdumduymaz gelir
bana bu söz. Ömer’in aşkının karşılığında Defne’nin katlandığı külfeti işte bu
yüzden yok sayamıyorum. Çok ve güzel
seviliyor diye, her defasında un ufak oluşuna üzülmeyecek değilim. Söylenmedikçe
etrafında acıdan ağlar ören sırrı ve o sırrın saklanması için devamlı söylenen
yalanlar, o rengarenk kızın özgür ruhunu dar sokaklara hapsetmişti. Bunda, sakladığı
sırrın niteliği kadar, dört bir taraftan tehditlerle kuşatılmasının ve ara sıra
bulduğu çıkışların hep kapanmış olmasının da payı büyüktü. Onu sıkıştıran
cenderenin içindeki nafile çırpınışlarından yorulduğu anda da kayboluşlarını
durdurmak için Ömer’e sığındı. Yalnızca sıcak bir fincan çay isteğiyle… Çünkü
her şeye rağmen en güvendiği liman orasıydı. Ömer de, geçirdiği fırtınalardan
ötürü hasar görmüş bu minicik kayığa, sığınağının her köşesinde yer açtı. Bu sayede
o da canı her sıkkın olduğunda huzuru Defne’nin sıcağında buldu.