Kiralık Aşk: Ne olur söyleyin sevenler bana..

Gelelim trajedilerden trajedi beğenmeye. Defne’nin istifasına ‘Sen bilirsin’ dedikten sonra Ömer’in tek başına kahvaltı hazırlamaya çalıştığı o ilk sabah post-it’ler tek tek çıkartması neydi sorarım size? Defne’nin özene bezene kurmaya çalıştığı dünyasından hem kendini bir an evvel çıkartmaya çalışması, hem de bir türlü buna elinin varmaması ne kadar da tanıdıktı. Aynada üzülmüyormuş taklidi yaparken bir durun bakın, ‘Aaa işte resmen Ömer olmuşum’ diyeceksiniz siz de. Neyse ki ofise gidince Defne’nin istifa dilekçesini bir türlü almadığını, aldıktan sonra da yok ihbar süresi, yok profesyonellikte yer olmayan duygusal bitişler diye diye işi nasıl yokuşa sürdüğünü gördüm de içim rahatladı. Ömer’in sevgisini belli etme yolu olarak seçtiği hoyratlık Defne için elbette çok zor olsa da, uzaktan izlerken bana çok güven veriyor. O öyle yaptıkça, Defne’yle aralarındakinin ne kadar özel olduğuna daha çok ikna oluyorum. Yalnız Yasemin’i karıştırmasa iyiydi tabii.
 

‘Bak beyim, sana iki çift lafım var’

Bebişim Defne bütün o zulümlere aşağılamalara katlandı Ömer’in gözünde küçük düşmemek için, ne yaptılarsa gık demedi ama artık o en son bir de Yasemin avcuna taksi parası sıkıştırmaya çalışınca bastı gitti. Eve gidip üstünde tek boynuzlu atlar olan gri bluzunu giyerek ağlayacağını düşünmüştüm ama bir kere daha beni şaşırttı Cesur Yürek Defne.


‘Ama kahveni hangi fincanda içersin diye sormadınız. Ben size göstereyim.’

Oyunun verdiği yük, oyun diye başladığı bir işte Ömer’e gerçekten aşık olmaya başlamasının ağırlığı, Yasemin’in yanında bütün gün aşağılanıp durmasının acısı, bütün bunları bırakıp gidemeyeceğini bilmesinin çaresizliği, İso’nun dediği gibi ‘Yerin üstünde göğün altında bir yerlerde’ olmasının bütün birikmişliği Ömer’in kırmızı kapılı evinde, cam dolaplara enfes bir düzenle dizilmiş fincanları kırarken gözlerindeydi Defne’nin. Dokunsan ağlayacak, dokunmasan daha da çok ağlayacak porselen bir bebek gibiydi, bütün o bardakların hepsinden daha çok kırılmıştı. Tam da en heyecanlı, en ‘Ömer artık sarıl şu kıza’ yerinde bitti bölüm. Bir sonraki bölüme kadar iyi seyirler dilerim.

Not: Ömer'in buraları hep alev aldıran rüyasına bayıldım, o sahne öyle donsun kalsın hep orada yaşayalım istedim. Ama sahne rüyadan çıkıp gerçeğe dönene kadar ondan bahsetmemeye karar verdim, kendi totemimi kendim yapayım istedim. 



BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER