Ömer ile Defne’nin de
geçmişe travma dolu. Defne’nin oyunu gözünde büyütmesinin ve Ömer’in Defne’nin
kendisinden bir şeyler saklamasına verdiği aşırı tepkilerin asıl nedeni bu
zamanında yaşadıklarının bıraktığı etkiler. Eğer onlar olmasaydı belki de bu
oyun olayına ikisinin tepkisi bambaşka olabilir. Oyun sırrı olmasa bile onların
geçmişte yaşadıkları bir araya gelmelerine engel olduğunu düşünüyorum.
Birçoğumuzun yaşadıkları bizi biz yapanlar da...
İşte bu bölüm Ömer’in
bugünlere gelmesine neden olanları hatta bilmediklerini öğrenme şansımız
olacak. 30.bölümde ve diğer bölümlerde ara ara onun geçmişe dair anlatılanlar
eksik bir parçayla tamamlanarak önümüze koyulacak. Belki de dedenin ortaya
çıkmasıyla Ömer’in geçmişini reddetmek yerine onu kabul ederek ileriye
bakabilmesini izleyeceğiz. Çünkü bana göre Ömer bu dede ve ailesine dair
olanları pek de irdelememiş. Küçüklüğünden beri sadece yarım yamalak duydukları
ve çocuk kafasıyla gördükleriyle olayları kendine göre yargıladığını
düşünüyorum. Olayları başkalarından da dinlemek yerine tamamen onlar yokmuş gibi
yapıp önüne bakıp yalnızlığı seçmişti. Onun bu seçimi yine 30.bölümde usta çok
güzel anlatmıştı:
“Başka yelkenli yok mu? Koskoca denizde bir
başına diyorsun... O çelimsiz haline bakmadan o denizin ihtişamına tek başına
karşı koyuyor. Sanki kendisi seçmiş gibi geldi bana yalnızlığı... Başka
kapıları zorlamadan atıvermiş kendisini denize. Kurban olmayı seçmiş.”
“Herkesin geçmişinde acılar var. Önemli olan
o acıları nereye koyacağını bilebilmekte. Ya o acılarla yaşarsın ömrünün sonuna
kadar kurban olmayı seçersin. Zavallı bir insan olarak devam edersin. Ya da
eski bir palto gibi sırtından atar gidersin geçmişini, geleceğe umutla
sarılırsın. Geçmiş unutulmaz. Unutmaman da lazım. O acılar, üzüntüler, hayal
kırıklıklarıdır seni sen yapan. Ama altında ezilmeyeceksin, ayağa kalkacaksın,
hayata tutunacaksın.”
Ömer onun önerdiği gibi
ilerlemeyi seçmişti ama bunu yaparken pek de aslında eski bir palto gibi
sırtından atıp gitmemişti geçmişi. Yaraları tedavi etmek için uğraşmamış onları
kendi hallerinde bırakmıştı.

11.bölümde Defne ile
Ömer’in banktaki sohbetinde Defne’nin acılarını duyan Ömer’in bir lafı vardır: “Böyledir Defne büyüdükçe kimi yaralar kabuk
bağlar, kimileri de su yüzüne çıkar.” İşte Ömer’inkiler kabuk bağlamıştı.
Şimdi onların yeniden su yüzüne çıkma zamanıydı. Onlar su yüzüne çıkıp bir
yüzleşme gerçekleşmeden Ömer’in o acıların altında ezilmeden geleceğe doğru
yürümesi pek de mümkün değil düşünüyorum. Bu bölüm karşısına çıkanları aşarak
bence aslında Ömer iç rahatlığıyla “Her
şeye rağmen peşini bırakmadığım hayallerimle buradayım." diyebilecektir.
Önüne bunu diyebilmesi ve yaşadıklarını anlatması için bir fırsat çıktı.
Bakalım bu hayat sınavından nasıl geçecek? Onunla birlikte Defne de kendi
sınavını verecek. Her zaman sevdikleri tarafından terk edilen Defne’nin bu
sefer sevdiği birinin gitmesine olan duruşu onun da 30.bölümde “Neden anneanne? Neden? Niye gitti? Önce
babam, şimdi annem. Bizim hiç mi sevilecek yanımız yok? Madem seviyorlar niye
gidiyorlar?” sözleriyle dile getirdiği korkularından sıyrılıp
sıyrılmadığını bizlere gösterecek.
30.bölümü aklıma getiren
bir diğer detay ise Neriman oldu. "O
kadar saf, o kadar acemi ki ufacık bir rüzgarda unufak oluyor." sözleri
Ömer’e sahip çıkan ve kendi yüzüğünü veren Neriman’ı hatırlattı. Sanki o geri gelmişti.
Üstelik aynı saç şekliyle. Defne'yi sarıp sarmalaması çok hoşuma gitti. Zaten
Ömer'in Gallo'ya söyledikleri andan itibaren bence Neriman çoktan yelkenleri
indirmişti. Hatta çeki aldığında bile... Sude ortalığı karıştırmasaydı Neriman
onları kendi hallerinde bırakır, Ömer'in mutluluğunu izlerdi. Üstüne Gallo'ya
söyledikleri de olunca eğer Neriman zamanında gördüğümüz gibi Ömer'e değer
veriyorsa bu kadar sevdiği bir kadından ayırmak istemez. Böyle sevmek ve
sevilmek zor bulunur. Adam "içim" demiş. Neriman da duymuş. Onların
mutluluğunu istemeli. Bu bölüm de içindeki iyiyi az da olsa çıkarıyor.
Necmi'den babalık, Neriman'dan da annelik göreceğiz sanki Defne'ye karşı.

Ayrıca da hikayemizin
temel cümlesi bu bölüm yine karşımıza çıkacak. 6.bölümde Defne’nin Ömer’e Aşk
ve Gurur kitabı alırken dile getirdiği:
“Gururları ve önyargıları yüzünden kendileri aşka bırakamayan iki
kişinin hikayesi.
“Bir araya gelmeleri için tek engel var
kendileri…”
Bakalım aynı ipte duran
iki cambaz aşk ve gurur arasından hangisi ipten aşağı düşecek. Aşk ve mantık
arasında kazanan aşk olmuştu, gurura karşı da galibiyetini ilan etti mi
tamamdır.
En çok merak ettiklerim:
- Fragmanda
belli ki dede yüzükleri takıyor. Ömer’in ona karşı o sahnedeki
davranışlarını...
- Ömer’in Necmi
ile yaptığı sohbetin geri kalan kısmını....
- Oyunu
kuranlar Neriman ile Necmi olduğu için hep onların sözleriyle hareket eden
Defne’nin bu son olayla Ömer’in isyanına karşı değişip değişmeyeceğini...
- Çocukluk
sahneleriyle de karşımıza çıkan Ömer’in gittiği yerin anlamını...
- Ömer’in
gittiği yerde geçmişine dair hatırladıklarını...
- Herkesten
sürekli saklanan Hulusi İplikçi’nin asıl hikayesini...
- Sinan ile
Yasemin’in önlerine çıkan engeli...
- En çok da tüm
bu olaylara karşı Sude’nin duruşunu...