Ertesi gün Sefer’le oynadıkları oyunu evdekilere anlatan
Sema da Zülfikâr ve Taşkafa’nın kardeşlerini öven sözlerini dinlerken renk vermemeye çalışsa da onlara hak verip gülümsemesine mâni olamıyordu.
Seni düşünmek güzel şey, ümitli şey,
Dünyanın en güzel sesinden
En güzel şarkıyı dinlemek gibi bir şey.
Fakat artık ümit yetmiyor bana,
Ben artık şarkı dinlemek değil,
Şarkı söylemek istiyorum…
Nazım Hikmet Ran
"Valla güzel girdim Baba."
"Kıyak girdim."
Yanına nasıl geldiğini soran Baba’ya cevap verirken o
müstesna anları hatırlayan Sefer de sırıtmadan edemiyordu. Bir insan
mahpushaneye düştüğü için ancak bu kadar mutlu olabilirdi. ^.^
"Yani haftada bir olsa yine girerim öyle diyim."
Ne güzel şey hatırlamak seni,
Yazmak sana dair,
Hapiste sırt üstü yatıp seni düşünmek:
Filanca gün, falanca yerde söylediğin söz,
Kendisi değil
Edasındaki dünya...
Nazım Hikmet Ran
Keşke her şey oyunlardaki gibi
olsa, keşke bazı gerçeklerin hiç farkına varmasak. Sefer Sema'yı hatırlarken, Sema ömrü boyunca aradığı
gerçeği sonunda öğreniyordu. Bu hayatının şoku ve yaşadığı en büyük hayal
kırıklığı demekti Sema için.
"Sema da sağlam kızdır, n'apar eder konuşturur."