Ezel, zaten pek çoğumuzun gönlünde unutulmaz, efsane bir dizidir. Ancak bana sorarsanız Ezel ve Eyşan aşkı diziden bağımsız, yekpare unutulmaz bir aşktı. Onların farkı, birbirlerine ne kadar âşık oldukları değil; birbirlerinden ne kadar nefret ettiklerinde başladı. 

Ezel ve Eyşan ekranlarda birbirine en çok kötülüğü yapan çift oldular. Zaten hikâye de Eyşan’ın Ömer’i -müstakbel Ezel- suçsuz yere hapse göndermesi ile başladı. Ana kurgu ise Ömer’in Ezel’e dönüşerek hem zamanında delice âşık olduğu Eyşan’dan hem de eski dostlarından intikam alması üzerine kuruluydu. Ancak Ezel’de hala Ömer’in kalbi, o kalpte de Eyşan yaşamaya devam etti ilk bölümden son bölüme kadar. Ezel için cehennem azabına dönüşen Eyşan saplantısı, her şeyden bihaber Bade’nin hayatına girmesi ile geçer gibi olmuşken. Eskisinden de beter bir halde kendini Eyşan’ın yörüngesinde gözü ondan başkasını görmezken buldu. Öyle bir saplantıydı ki bu; geride oğullarını bırakmak pahasına, ölüme bile beraber gitmecesine. Ha, gerçi finalde Ezel öldü mü ölmedi hala tartışılıyor. Ama Ezel’in vücuden ölüp ölmemesi hiçbir şeyi değiştirmez, bu aşk zaten onlar için her daim ölüm gibi bir şey oldu.