The Danish Girl: Bu beden benim değil!

Peki, sonuç?

İtiraf edeyim, Leonardo Dicaprio'nun 'artık' Oscar almasını isteyen, zaten alacağını da düşünen biriyim. Geçen sene bu ödülü kazanmış olan Eddie Redmayne'e o nedenle bu seferlik sevgilerimi gönderiyorum. Şahsen rol aldığı diğer film Ex Machina'yla birlikte 2015 yılında yıldızı inanılmaz parlayan Alicia Vikander'ın ise performansı üzerine "En İyi Yardımcı Kadın" ödülünü kucaklamasını isterim. Zaten "Budur!" diyebileceğimiz, net bir favorisinin olduğu türden bir kategoriden de bahsetmiyoruz.

"Filmin hiç mi eleştirilecek tarafı yok?" derseniz; tabii ki var. Mesela gerçek bir hikaye olarak reklamı yapılsa da en basitinden (Wikipedia sayfasını ziyaret ederseniz siz de ulaşabilirsiniz), filmin sayfasında tarihi farklılıklardan  bahsedilmiş. Gerçek hayat hikayelerini anlatan bir hikaye için bu tarzda detaylar genelde eksi hanesine yazılır. Bazı sahnelerde Einar'ın (Lili'nin) saçmaladığını ve abarttığını düşündüğüm de oldu hani. Filmle ilgili bir diğer altını çizmem gereken nokta ise The Danish Girl'ün IMDb puanı göz ardı edilerek izlenmesi gerektiğidir. Çünkü orada aldığı puandan daha fazlasını hak eden bir film.

Sonuçta her filmde olduğu gibi sırf karalamak için veya önyargılarından dolayı klavye başına geçenler de mevcut.  Tamamen yerin dibine sokulacak türden bir film olduğunu düşünmüyorum. Fazla göğe çıkaranlara karşılık beklentiyi de fazla yükseltmemek lazım tabii. Homofobik bakış açısı olan biriyseniz de sadece izleyerek bir şeyler kapmazsınız, merak etmeyin. Hatta iyi şeyler bile olabilir yani, öyle diyeyim ben.

Velhasıl, deneyiniz efendim ve iki saat kadar süren filmi tercihen de Oscar ödüllerinden önce izleyiniz. Hatta eliniz değmişken Oscar'ı da izleyin bence. Büyük ihtimalle Loe'yu, bir kaza çıkmazsa Alicia'yı teşekkür konuşması yaparken görmüş olursunuz.
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER