Eski Evdeki Büyülü Saat: Cate Blanchett ve Jack Black'ten fantastik aile filmi

Eski Evdeki Büyülü Saat: Cate Blanchett ve Jack Black'ten fantastik aile filmi
Eski Evdeki Büyülü Saat (The House with a Clock in Its Walls) filminin afişini ilk gördüğümde aklıma 2011 yapımı Hugo gelmişti. Bir zamanların en popüler çocuk oyuncusu Asa Butterfield ve Chloë Grace Moretz’in başrollerini paylaştığı Martin Scorsese filminde Ben Kingsley, Sacha Baron Cohen, Emily Mortimer, Christopher Lee ve Jude Law gibi isimler de yer alıyordu. Bir Eli Roth filminden Scorsese kadrosu beklemek elbette haksızlık olur, ancak Jack Black gibi popüler, Cate Blanchett gibi iki Oscarlı bir ismin kadroda yer alıyor olması bile etkileyici. Bu iki isim bile filmi izlemek için yeterli, en azından benim için öyle oldu.

Birçok aile filminde olduğu gibi Eski Evdeki Büyülü Saat’in başrolünde de bir çocuk oyuncu görüyoruz: Owen Vaccaro. Daddy’s Home ve Mother’s Day popüler filmlerden tanıdığımız Vaccaro, trafik kazasında anne babasını kaybeden ve dayısı Jonathan’ın (Jack Black) yanına taşınan Lewis’i canlandırıyor. Sokakta kimonosuyla dolaşan Jonathan’ın sıradan olmadığı her halinden belli, ancak yaşadığı ev Jonathan’ın kendisinden bile garip, Adams Ailesi oturuyor orada sanki. Lewis ilk başta bilmese de bizler evin perili/sihirli olduğunu hemen öğreniyoruz: Hareket eden kanepeler, şekil değiştiren pencereler, kendi kendine müzik yapan piyano… Sihirli denebilecek sayısız eşya var evde. Kısa süre sonra Lewis de evdeki gariplikleri fark ediyor ve sonunda dayısı Jonathan, kendisinin bir warlock (erkek cadı) , yakın arkadaşı ve aynı zamanda da komşusu olan Florence Zimmerman’ın da (Cate Blanchett) bir cadı olduğunu itiraf ediyor. Filme adını veren saate gelecek olursak, evin duvarlarında büyülü bir saatin tik takları duyuluyor, insanı deli edebilecek türden bir ses. Jonathan ve Florence’ın asıl amacı da duvarlar içindeki bu saatin gizemini çözebilmek. Lewis’in hikayedeki rolü ise her çocuk gibi hata yapmak, tabi Lewis’in hatasının sonucu dünyanın ve insanlığın sonu, orası ayrı. Sonrası ise malum, Jonathan, Florence ve Lewis dünyayı kurtarmak için güçlerini birleştiriyorlar.


Lewis ve "sözde" arkadaşı Tarby karanlık işler peşinde

Fantastik edebiyatın önemli yazarlarından John Bellairs’ın aynı adlı romanından uyarlanan Eski Evdeki Büyülü Saat ilk bakışta bir aile filmi gibi görünse de esasen pek de öyle değil, en azından 8-9 yaş altı izleyiciye uygun olmadığını söyleyebilirim. Adı komediyle özdeşleşen Jack Black isminin geçtiği her yapım gibi Eski Evdeki Büyülü Saat de esprilerden nasibini alıyor, izleyici sürekli Black’ten yeni bir espri bekliyor. Fakat fantastik öğelerin kullanımı, hikayeyi küçük sinemaseverlere uygunsuz hale getiriyor. Yer yer benim bile biraz gerildiğim sahnelerin çocukları uykusuz bırakacağı aşikar, kimi sahnelerdeki şiddet ise küçükleri etkileyebilecek, kötü örnek olabilecek nitelikte, filmin Amerika’da neden PG sınırlandırması aldığı aşikar.

Harry Potter’dan önce yazılmış olmasına karşın (İlk Harry Potter kitabı 1997’de piyasaya sürülmüş, The House with a Clock in Its Walls ise 1973’de) hikaye birçok yönden Harry Potter serisini hatırlatıyor. Her ne kadar mizahi yönü daha ağır da olsa Harry Potter’a (en azından Felsefe Taşı’na)  kıyasla daha karanlık bir anlatıya sahip. Kara büyüden yasak kitaba, cinayetten dünyanın yok oluşuna dek her türlü öğenin yer aldığı bir hikaye var karşımızda. Bütün bunların 105 dakikaya sığdırılmış olması insanın gözünü korkutmuyor değil, zira ne çorba filmler gördük şu sinema perdesinde. Cümleye fakat diye başlamak isterdim ama gerçekler biraz acı, Eski Evdeki Büyülü Saat de maalesef “çorba” olmuş dediğimiz filmler arasındaki yerini alıyor.


Cate Blanchett zarafetinden yine ödün vermiyor

Dürüst olmak gerekirse Eski Evdeki Büyülü Saat ilk afişiyle, konusuyla ve oyuncu kadrosuyla insanda bir beklenti yaratıyor. İşin özünde bu beklentiyi karşılayamasa da, bir aile filmi olmasına karşın bana kalırsa 13 yaş altı izleyiciye bile uygun olmasa da yine de keyifli bir yapım. Hikayenin “Dünyanın  sonu neden gelmeli?” sorusuna 1973 yılında verdiği cevabın bugün hala geçerli olması ise düşündürücü olduğu kadar üzücü de. Karanlıkla Karşı Karşıya (BlacKkKlansman) ve Küçük Ayak (Smallfoot) gibi yapımların yer aldığı vizyon haftasında ne kadar izlenir bilinmez ama yine de animasyonu “çocukça” bulan, birçok aksiyon ve macera içinse yaşı henüz küçük olan sınırlı yaş grubundaki izleyicinin gidebileceği, ortalamanın üzerindeki filmlerden biri.


UYARI!!
Filmin sonlarında, benim aklıma toplama kamplarındaki gaz odalarını getiren 15 saniyelik bir sahne var. Belki yalnızca bana öyle geldi, ama yine de andırıyor olması ihtimali bile bu sahneyi filmden çıkarmak için yeterli bir sebep. Kısacası böyle bir sahne var, uyarmadı demeyin. 



BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER