Özgüven
Özgüven, Defne’nin karakterinde hep biraz eksik ama, dışa vurabildiği noktada çok doğru
bir şekilde gösterirdi kendini. Geçmiş zamanlı konuşuyorum çünkü tasarım işi
özgüven hatta ego gerektirir ama, bu ego üzerinize büyük gelirse biraz ucuz
kaçar. Defne de şu an o tatsız noktada duruyor. Hâlbuki tasarım sevdasına
düşmeden evvel çok tadında bir özgüveni vardı. Örneğin Ömer’in İtalyan
misafirlerini ağırlarken tomurcuk çayı ve ev terlikleri konusundaki duruşu onun
özgüvenidir.
Ama benim "vay be karizmaya, özgüvene gel" dediğim sahne şudur: