Kiralık Aşk’ı
ilk izlediğimizde, kimimiz ‘mükemmel’ erkek imajı çizdirilen Ömer’e, kimimiz de
saçları gibi sıcacık, sempatik Defne’ye, pek çoğumuz da ikisine birden tutulup
kaldık. Ancak Defne’nin kendi deyişi ile ‘büyümesi’nin ardından hafif sarsak ama
tatlı halinin yerini cazgır bir kız aldı. Hâlbuki en başından beri Ömer’i
kafasında Allahuekber Dağları'na koyup sürekli kendini ezikleyen Defne’nin, potansiyelinin
farkına varmasını ve özgüven sahibi olmasını ne de çok istemiştim. Peki, neden
o günler geldiğinde memnuniyetsizdim? Sadece ben de değil, okuduğum yorumlar,
çevremdeki yakınmalar da benimle paralel görüşteydi.
Önce kendimi
suçladım. Lafta feministtim, ama acaba ben de sevdiği adam ile eş kulvarda, onunla
yarışan değil de ona tapan kadın karakterleri mi izlemeyi seviyordum? Yo yo,
hayır sebep bu olamazdı! Tam tersine geçmişteki Defne’de en tahammül edemediğim
şey, kendini sürekli Ömer’e yakıştıramamasıydı. O zaman sebep Defne’nin
kariyeri değil de Defne’nin damdan düşer gibi girdiği yeni pozisyonu ile
yaşadığı uyum sorunu olabilirdi. Bu nedenle belki Defne’nin kendini tekrar bulmasına
yardımı olur diye eski Defne’nin yapı taşları neydi bir dönüp bakmak istedim.