● Ömer’in de aslında aşkın insanı değiştirebileceğini kabul ettiğini... Aşkın insanı delirtebileceğini, hiç yapmam dediğimiz şeyleri yaptırabildiğini fark etmiş bir adam vardı karşımızda. “Aşkta her şey mubah mıdır” sorusunu artık kesip atmayan, sadece “Bilmiyorum.” diye cevaplayarak kendisinin de bunu sorguladığını göstermişti.
● Defne’nin kalemle boynuna dokunmasının Ömer’in aklını karıştırdığını ve aslında hala üzerinde etkisi olduğunu... Ömer’in de tabii boşluğuna gelmedi. Kendisi normalde böyle hatalar yapmazdı ama irade de bir yere kadar. O anda yaşadığı duygu karmaşanın hissettiklerini aynen bir Defne misali dile getirmekten çekinmedi. Sonrasında Defne indikten sonra kendi kendine hafifçe uyanması için vurması ise ne kadar etkilendiğinin zaten bir göstergesiydi.
● Hediye çekilişi gibi cool ve klişe hareketlerden uzak durmayı her zaman tercih eden Ömer’in işin ucunda Defne’ye hediye almak olduğunda hemen yerinden kalktığını...
● Ömer’in, Defne’nin onu kıskanmasından ne kadar hoşlandığını ve bundan vazgeçtiğinde ne kadar korktuğunu... Defne’nin İz’i kıskanmak yerine sırf Ömer’in kafasını karıştırmak adına onunla dost olmayı seçmesinin Ömer’de yarattığı ‘kaybetme korkusu’nu herhalde tek gören ben değildim. Daha birkaç gün önce odasına hışımla giren kız gitmiş, yerine kıskandığı kızın karşısına oturup kahkaha atan bir Defne gelmişti. Acaba Defne elden gidiyor muydu? (Evet, sayın seyirciler Defne gözlemleyerek ilk golünü attı)
● Ömer her konuştuğunda onun karşısında eriyip biten bir Defne görmeye o kadar alışmış ki Defne’nin ona karşı çıkmasının hatta alay etmesinin yarattığı şok etkisini... Eee Ömer Bey, birini heveslendirip sonra da vazgeçersen neler olabileceğini Monterosso hayalini kurarken bir anda çakılıp kaldığında anlamışsındır herhalde. (Defne’den ikinci gol geldi!)
● Hiçbir şey merak etmeyen ve soru sormayan Ömer’in sırf Defne’nin golüyle hemen gidip İz’e neler konuştuğunu sorup kendi kurallarını yavaş yavaş yıktığını...
● Her ne kadar şu anda ayrı olsalar bile hediye çekilişinde Defne’nin kendisi çıkmasını Ömer’de yaşattığı mutluluğu...
● ‘Seni uzaktan sevmek aşkların en güzeli’ mottosunun artık geçerli olmadığını... Gece çalışırken hemen sevdiğini düşünüp ona sandviç gönderen Ömer’in bu hareketiyle karşısındaki mest edeceğini sanırken, Defne’nin dürüstçe artık uzaktan sevme şekliyle yetinmeyeceğinin mesajını vermesini. Hatta bununla yetinmeyip baktığının arkasındakini artık gördüğünü ve Ömer’in kafasının karışmasından korktuğunu bildiğini belli ettiğini... (Geldi mi üçüncü gol şimdi?)
● Ömer’in artık İz’in de anlattığı gibi “Ağır ağır, temkinli, kendinden emin, her zaman nereye varmak istediğini iyi biliyorsun.” gibi biri olmadığını fark etmeye başladığını...
● Eskiden Defne’nin bir şeyden hemen vazgeçmesini rüzgar esintisi olarak yorumlayan Ömer’de, Defne’nin birlikte çalışmaktan vazgeçmesinin ikinci bir ‘kaybetme korkusu’ yaratmasını... Diğer yandan bu korkuyu yaşamanın üzgünlüğü içerisinde Defne’nin bir ‘Canım’ sözüyle yüzünde uzun zamandır görmeye özlediğimiz muzur ifadeninin belirdiğini...
● Daha bir bölüm önce hepimize hatırlatılan ‘Ömer İplikçi bir şey istemezse ona kimse bunu yaptıramaz.’ gerçeğinin Ömer’in kaybetme korkusu sonucu Cherie ekibini toplantıya çağırmasıyla yerle bir olmasını...
● Ömer’in her istediğini yaparak kendini rezil ettiğini fark eden Defne’nin toplantıya katılmamasının Ömer’de yarattığı şok etkisini... Dünyanın en cool insanının, Defne’nin şefinin arkasından girmediğini görünce yüzünde beliren ifadeyi... (Dördüncü gol pek bir ağır oldu değil mi?)