Sizi bilemiyorum ama Terminatör filmindeki android bize “Hasta la vista baby!” dediği
günden beri robotların sadece çiplerden değil ama duygulardan da
oluşabileceğine inanıyorum. Geçtiğimiz günlerde Japonya’da satışa çıkarılan
insan duygularını anlayan ve aynı duygu ile cevap veren robot da bu fikrimin
hayal olmadığının kanıtı.
Seri üretim sentetik insanlar .
Humans
dizisi
robotların insanlığın pek çok işinde kullanılmak üzere (çocuk bakıcılığı, seks
işçiliği) mükemmel şekilde yaratıldığı bir toplumu anlatıyor. Ancak tüm bu
sentetik insanlar-robotlar- arasında birkaçı sadece makine değil. İnsanlar
gibi hissedebiliyor, sorgulayabiliyor ve sorabiliyorlar. Şarjları bittiğinde
kapanmak zorunda kalmak dışında “normal” bir insanın yapabildiği ve yapmaya
gücü yetemeyeceği şeyleri yapıyorlar. Ancak bu durumdan henüz çok az kişinin
haberi var ve bu robotlar avlanmamak için sıradan robotlarmış gibi davranmak
zorundalar.
O gözlerle insan olduğuna inanmak zor .
Dizi Sam Vincen ve Jonathan Brackley tarafından
yazılmış İsveç yapımından uyarlama. İnsan olmaya çalışan robot hikayesi
tanıdık gelebilir. Ancak hikâyenin Amerika’da değil de Londra’da geçiyor olması
cezbedici. Artı, farklı bir şeyler olacağı dizideki robotların flash-backlerinden
belli oluyor. Anita karakterini canlandıran Gemma Chan yarı insan yarı robot performansı çok inandırıcı. Merlin
dizisinde şapşik halleri ile izlediğimiz Colin
Morgan bu dizide cool bir kurtarıcı rolünde.
Dizide sentetik insanları canlandıran oyuncuların performansları genel olarak başarılı. Evimizde bir robot olsaydı böyle olurdu hissini yansıtıyorlar. Londra'nın yağmurlu, gri atmosferi de dizinin karanlık yönü ile uyumlu olmuş. Sizi bir şeylerin yanlış olduğu hissi ile sıkıştırıyor.
Dizi rahat koltuğunuza uzanmış, akıllı telefonunuzla
sosyal medyada gezinirken size teknolojinin geldiği noktayı ve teknoloji ile
kurduğunuz bağları sorgulatıyor. Dizide bu sentetik insanları her türlü işte
kullanmak isteyenler olduğu gibi sentetik insanlara karşı olanlar da var. Çünkü
bir gün insanların yerini alacağından korkuyorlar. Bu yönü ile dizi aslında
öteki olma, azınlık olma, mülteci olma gibi insani durumları “robot olsaydınız
ne olurdu?” sorusu ile alttan alta yeniden sordurtuyor.
Bir yanda insan aileleri bir yanda bir avuç azınlık olarak duyguları olan bu robotların kurmaya çalıştıkları aileler. Bazı insanlar robotları köle gibi kullanırlarken, bazı insanlar gerçek insanlarla kuramadıkları duygusal bağları kurmaya çalışıyorlar. İki farklı insan türünün karşılaşması ahlaki bir sorgulamaya da itiyor: Sentetik insanlara her istediğimizi yapabilir miyiz?
Humans, tam anlamıyla insan vs robotlar değil. Bir yandan toplumsal yapıları sorgularken, bir yandan çok kültürlü olmaya hazır mıyız onu deneyimletiyor. Daha önce iptal edilen Almost Human polisiye aksiyon dizisi ile bunu biraz denemiştik. Belki bu dizi uzun soluklu olur ve gerçek dünyada görmek istemediğimiz insani sorunları robotlar üzerinden bize anlatabilir.