Günden güne inancımı kaybettiğimi hissediyorum. İyiliğe,
güzelliğe, doğruluğa hatta öyle zamanlar geliyor ki adalete olan inancımı
kaybediyorum sanki. Biliyorum, inancımı kaybedersem, inanmazsam hiçbir şey
istediğim gibi olmaz ama çok zorlanıyorum son zamanlarda. Kalbimi ne kadar
temiz tutmaya, kötülüğe, haksızlığa, çirkinliklere kapatmaya çalışsam da
beynimin içini kemirip duran düşüncelerden uzaklaşamıyorum.
Her gün yaşadığım, bizzat şahit olduğum veya duyduğum
olaylar karşısında artık ne hissettiğimi bilemez vaziyetteyim. Gün geçtikçe
hissizleşiyorum sanki ve bu beni çıldırtıyor. Bundan sonra her şeyin kötüye gideceği
türünden kabus gibi üzerime çöken düşünceler beynimi yakıyor.
Sürekli bir baskı hali, tek yönlü kontrol mekanizması,
ayrıştırırken aynı zamanda tek tipleştirme çabası. Sansürler, engeller,
tahammülsüzlük ve sadece kağıt üzerinde kalan özgürlüklerimiz. Dile getirilen
ve sonuçları haksızlıkla biten düşüncelerimiz veya içimize sustuklarımız.
Hal böyleyken hiçbir şey umurunda değilmiş gibi
yapabilirsin veya gerçekten hiçbir şeyi umursamıyor olabilirsin. Kendini
soyutlamış hatta dünyayla tüm bağını koparmış olduğunu düşünebilirsin eğer bir baskı
rejiminin ortasına düşmemişsen. Baskının hakim olduğu topraklarda yaşıyorsan ve
bu baskı gittikçe farklı bir boyut kazanıyorsa artık istesen de istemesen de
oyuna dahil ediliyorsun son derece can yakıcı bir şekilde. Yaşadığın ülkeye
dair düşüncelerin, vatanına olan bağlılığın ve sevgin senin kontrolünden
çıkabiliyor mesela. Sadece evine, mahremine değil, beynine de sızıveriyor, seni
kontrolleri altına alabiliyorlar. “Cehennem
Tanrısı” bahsettiğim bu durumu, Amerikan faşizmi üzerinden faşizmin
geleceği, belki de çoktan geldiği hatta çok çok önceden vardığı o son noktayı anlatıyor.
Sam Shepard tarafından yazılan eser hem çok yalın hem de konu itibariyle ve
konunun ele alınış biçimiyle son derece rahatsız edici. Oyunu izlerken bir
huzursuzluk kaplıyor içinizi.
No Act Sahne tarafından prömiyeri yapılan ve Fulya
Filazi yönetimindeki Cehennem Tanrısı’nda
Zeynep Köse, Deniz Hamzaoğlu, Özgün Çoban ve Orçun Koray Kaygusuz’un
performansları gerçekten çok iyi. Özellikle Özgün Çoban’ın performansı epey
sarsıcı.
Ben izlediği oyunlarda dekora önem veren, dekor seven
bir izleyici değilim hatta dekorun bazen performansın önüne geçip yorucu
olduğunu bile düşünürüm. Cehennem Tanrısı ise metnin gereği
olarak detaylı bir dekora sahip ve Nilüfer Uzun tarafından yapılan dekor tasarımında
ince detaylar düşünülmüş. Oyunun yoğun detaylı dekoru olması gerektiği gibiydi
ancak benim için biraz ilgi dağıtıcıydı diyebilirim.
Cehennem
Tanrısı, üzerine düşünülmesi ve konuşulması gereken oyunlardan.
Son derece sert bir konuyu yalın bir dille anlatan oyun, etkileyici
performanslarla harmanlanınca seyirlik zevki artırmış durumda. Cehennem Tanrısı’nı izlemenizi canı
gönülden tavsiye ederim.
Cehennem
Tanrısı’yla bizi buluşturan No Act Sahne’ye ve nazik daveti
için Fulya Filazi’ye teşekkür ederim.
Oyun Künye Bilgileri:
Yazan:
Sam Shepard
Çeviren:
Münevver Bayhan
Yöneten:
Fulya Filazi
Oyucular:
Zeynep Köse, Deniz Hamzaoğlu, Özgün Çoban, Orçun Koray Kaygusuz
Dekor
ve Kostüm Tasarım: Nilüfer Uzun Deveci
Dekor
Uygulama: Cabir Aygün
Müzik
Tasarım: Saki Çimen
Işık
Tasarım: Serdal Ece
Sahne:
No Act