Ayşe Kulin’in sevilen romanı Veda, Tiyatrokare’nin 32. sezonuna ve Cumhuriyeti’mizin 100. yılına yakışır bir şekilde Nedim Saban tarafından başarılı bir şekilde sahneye uyarlandı. Nedim Saban, aynı zamanda oyunun yönetmenliğini de üstlendi. Veda’nın hazırlık aşamasından sahneye taşınmasına kadar geçen süreç içinde oyunun haberlerini aldıkça merakım gittikçe çoğaldı. Bilhassa ülkenin hâletiruhiyesi böyleyken Veda gibi bir eserin tiyatro oyununa çevrilmesi, büyük cesaret gerektirdiğinden dolayı daha çok dikkatimi çekti. Bu bir yılı aşkın süredir geçen hazırlık aşamasından sonra ortaya çıkan iş, bir tiyatro sever olarak beni oldukça heyecanlandırdı. Yanıltmadığını da geçtiğimiz akşam, oyunu izledikten sonra anladım. Aslında yazıyı oyunun büyüsü geçmeden yazmayı düşünüyordum. Olmadı. Ne diyelim? Şimdiye kısmetmiş.
Seyirciyi güzel bir ışık ve görüntü şöleni ile karşıladılar
Ayşe Kulin’in gerçek hayattan alınan ve bir otobiyografi niteliğini taşıyan eseri Veda, tiyatro sahnesinde izleyiciyi bir duygudan başka bir duyguya sürüklüyor. Bu duygu dinamizmi son sahneye kadar devam ediyor. Kahkahalarla gülerken bir anda insanın gözünden yaş akabiliyor. On dakika sonra gururdan göğüsün kabarabiliyor. Başka bir sahnede gerginlikten yerinde duramıyorsun. Bir bakıyorsun ki hareketli müziğin olduğu sahnede dans etmek istiyorsun. Veda, saate bakma gereksinimi duymadan izleyiciye harika bir 120 dakika bahşediyor. İzlediğim birçok oyun için aynı düşüncemi paylaşamam, fakat Veda’yı birkaç zaman geçtikten sonra bir kez daha izlemek istiyorum. Oyuna her ne kadar tarihin penceresinden baksak da 1923’den 2023’e uzanan zaman diliminde hiçbir olgunun değişmediğini izleyen herkes benim gibi sezinlemiştir. Bizler bulunduğumuz tarih itibariyle Cumhuriyeti’mizin 100. yılını kutluyor olsak da işler hiç de görünen gibi gitmiyor. 1923’lerde Osmanlı Devleti’ne veda ederken; Veda, bir mum ateşinin ışığında yeni bir devlete, hürriyete ve cumhuriyete adım atılıyordu. Ve cumhuriyet, 2023 yılının 29 Ekim gününde ilk yüzyılını ardında bıraktı. Cumhuriyet’in 100. yaşıyla eş zamanlı olarak Veda da perdelerini açtı. İşbu sebeple Veda elini çok büyük bir sorumluluğun altına koymuş. Her vedanın bir başlangıç olmasıyla birlikte, elbet gemilere binip gidenlerle yeni ufuklara yelken açanlar arasında bir fark olacaktı.
Selam fotoğrafını tüm salon, oyuncuları ayakta alkışlarken arkamda oturan kadının yerime oturmam için çekiştirmesi sırasında çekmeye çalıştım. Buradan hanımefendiye büyük teessüflerimi iletiyorum
Oyuna karşı heyecan duymamın bir başka sebebi de güçlü oyuncu kadrosundan gelmekteydi. Oyuncu kadrosunda Türk Tiyatrosu'nun çınarlarından Nevra Serezli (Saraylı Hanım, Deli Saraylı) yer alıyor. Usta ismin yanı sıra, oyunculuklarını sahnede izlemekten mutluluk duyduğum; Aziz Sarvan (Ahmet Reşat), Leyla Feray (Mehpare), Fatih Gülnar (Kerim), Meral Asiltürk (Behice), Zeynep Sevi Yılmaz (Azra), Alişan Özkan (Mahir), Gizemnur Topaloğlu (Suat), Gizem Çayhanoğlu (Leman) da oyunun önemli rollerini üstlenmektedir.
İzlemek isteyen ve merak edenler için Veda’nın biraz konusuna değinmekte fayda görüyorum. Oyun, Millî Mücadele dönemini ve bu dönemin hem acılı hem de umut dolu olaylarını anlatmaktadır. Olaylar, Osmanlı’nın son maliye nazırı olan Ahmet Reşat’ın (Aziz Sarvan) ve ailesinin yaşadığı konakta geçmektedir. Cumhuriyet’in getirdiği değişimin sancılarıyla birlikte bu değişim sonucunda karakterlere acıları, umutları, belirsizlikleri ve kuşak çatışmalarını getirmektedir. Konakta Kurtuluş Savaşı’nın sancıları sürerken aynı zamanda aşk hikâyelerine de tanık oluyoruz. Evin emektarı, aynı zamanda evdekiler için kilit isim olan Mehpare (Leyla Feray) ile evin muhalif yeğeni Kerim’in (Fatih Gülnar) yaşadığı aşk hikâyesi içimize burukluk veriyor. Evin kızlarından Leman (Gizem Çayhanoğlu) ile Kurtuluş Savaşı’nın idealist isimlerinden Doktor Mahir’in (Alişan Özkan) evliliği ise sürpriz bir etki yaratıyor. Oyunu ve geri kalan hikâyeyi merak edenler ise biletlerini alıp, sahnede izleyebilir. Oyunun hakkında spoiler vermek istemiyorum.
Nevra Serezli'ye kocaman bir "Maşallah!" diyor, şapkamı çıkarıyorum
Öncelikle şunu söylemeden geçemeyeceğim. Nevra Serezli benim için unutulmaz isimlerden biri. Keza rahmetli eşi Metin Serezli de öyle. Türk tiyatro ve sinema tarihi için çok kıymetli isimler. Belki 2000 sonrası genç kuşak sevgili Nevra Serezli’yi dizilerden tanıyabilir. Ama, Nevra Serezli gibi usta ismi bir kez sahnede izleyen kişi, ona ve oyunculuğuna hayran olmadan oyundan ayrılmaz. Nevra Serezli ile aynı karede olmak bile büyük şans iken aynı oyunda yer almanın tadı, keyfi bambaşkadır. Veda ve Ağaçlar Ayakta Ölür oyuncuları o kadar şanslı ki anlatamam. 120 dakikalık oyun boyunca Nevra Serezli'nin sahnede olduğu tüm anlarda gözümü bir saniye olsun üzerinden alamadım. Kendisine bu yazı vesilesiyle karakterinde izleyicisine nefis bir hazlar yaşattığı için sonsuz teşekkürlerimi sunarım. Leyla Feray beni şaşırtmadı. Uzun zamandır ekran yüzü olarak pek beğenirim. Şimdi ise tiyatro sahnesinde adeta inci gibi parlıyor. Mehpare’yi de duru bir şekilde işlemiş. İlerleyen zamanlarda tiyatro sahnelerinin aranılan ismi olmasını çok dilerim. Fatih Gülnar, Cumhuriyet aydını, Sarıkamış gazisi Kerim’i canlandırıyor. Oyunun seyri boyunca bir umuda ışık tutan karakterlerden biri oluyor. Oyunun üzerinden bu kadar süre geçmişken hâlâ oyunculuğunun etkisinden çıkamadım. Selam sahnesinde ise tüm seyirciyi kalbinden vurarak duygu ve coşku dolu anlar yaşattı. İnce hassasiyeti için ayrıca teşekkür ederim. Aziz Sarvan, kuvvetli oyunu ile oyunculuğunun ustalığını sergiledi. Oyunun ikinci yarısından sonra karakterinin değişimini izleyiciye sundu. Eserdeki Azra karakterini Zeynep Sevi Yılmaz oynamaktadır. Oyunculuğunu çok beğendim. Oyun sırasında sürekli gözüm bir yerden ısırıp durdu. O kadar tanıdık ki bir türlü nerede izlediğimi çıkaramadım. Bu da benim ayıbım olsun. Oyundaki tüm oyuncuların yetenekleri yadsınamaz. Hepsi o kadar göz doldurucu oyun sergiledi ve karakterlerinin üstesinden geldi ki hiçbirini atlamadan geçmek istemem. Gizem Çayhanoğlu ve Gizemnur Topaloğlu’nun yeteneklerini sadece ben değil tüm salon takdir etti. Yan koltuğumda oturan çiftin konuşmasına biraz kulak kesilmiş oldum. Eşler birbirine Leman ve Suat’ı oynayan oyuncuların hem ses güzelliğini hem de oyun yeteneklerini övgüyle bahsediyordu. Her iki oyuncunun da yürüyecek yolları uzun olsun. Meral Asiltürk beni fiziki olarak çok şaşırttı. Aslında kendisi, televizyon izleyicisinin çok yakından aşina olduğu bir isim. Ancak, onu şimdiki hâli ile çıkarmak oldukça zor. Büyük değişimi için ayrıca kutlarım. Ona keza oyunculuk performansı da her zamanki gibi göz doldurucuydu. Alişan Özkan, ideolojisinden vazgeçmeyen, hürriyet uğruna mücadele enden Doktor Mahir’e hayat vererek karşımıza çıkıyor. Veda’nın konusunda geçen tüm karakterler başarılı bir şekilde görevlerini icra etmişler. Her birini ayrıca kutluyorum.
Oyun sırasında çoğu karakterin değişimine şahit olduk. Saraylı Hanım zamanla yerini Deli Saraylı birine bıraktı. Yaşamlarında zor hikâyeleri yaşayan tüm insanlar gibi o da bugünü unutmaya mahkûm oldu. Ahmet Reşat imparatorluğun son günlerinde aslında nasıl da yanıldığının farkına vardı. Mehpare konağın akıllı ve sevgi dolu bireyi iken öksüren adamın durumuna artık seyirci kalmak istemedi. Mücadeleci, daha cesur bir karakter olarak evrildi. Oyunun ritmi gibi karakterlerin aksiyonu da bir an olsun eksilmeyerek değişime ayak uydurdu.
Meral Asiltürk'ün (@meralim) Instagram hesabından aldım
Nedim Saban, eseri romandan tiyatro metnine kusursuz bir şekilde uyarlamış ve yönetmiş. Yönetmenliğine bir kez daha hayran kaldım. Sahnelerdeki dinamizme ve akışa bazen yetişemedim. Sahneler arasında muazzam bir sekanslama yakalamıştı. Mehpare – Kerim ve Behice – Ahmet Reşat arasında gerçekleşen sahnelerdeki paralel akışı izlerken mest oldum. Oyunun ışık ve görüntü tasarımı adeta sahnelerle bütünleşmişti. Ayşe Sedef Ayter ile Necati Demircan müthiş bir uyum yakalamışlar. Keza benzer övgüyü dekor ve kostüm tasarımını üstlenen Eylül Gürcan için de söyleyebilirim. Aslı Omağ gibi önemli bir opera ismimiz de oyunun müziklerini yapmış. Bir oyun daha ne ister ki? Alkışının bol olmasını ve sezonlarca sürmesini dilerim.
Oyunda emeği geçen herkesin yüreğine sağlık!
Mortis
KÜNYE
Yazan: Ayşe Kulin
Uyarlayan ve Yöneten: Nedim Saban
Dekor ve Kostüm Tasarımı: Eylül Gürcan
Işık Tasarımı: Ayşe Sedef Ayter
Görüntü Tasarımı: Necati Demircan
Müzik: Aslı Omağ
Koreograf: Pınar Alkan
Dramaturji: Feyza Özgen Şeker
Yönetmen Yardımcıları: Melda Demirtaş – Eylem Yılmaz
Dekor ve Kostüm Asistanı: Gamze Kaçan
Oyuncular
Deli Saraylı: Nevra Serezli
Mehpare: Leyla Feray
Ahmet Reşat: Aziz Sarvan
Kerim: Fatih Gülnar
Behice: Meral Asiltürk
Azra: Zeynep Sevi Yılmaz
Mahir: Alişan Özkan
Leman: Gizem Çayhanoğlu
Suat: Gizemnur Topaloğlu