“Yüzyıllardır oynanmasına rağmen hiçbir seyirci sahneye
fırlayıp Romeo’nun zehirli iksiri içmesine engel olmamıştır. Geminin batacağı
bilindiği halde Titanik defalarca izlenmiştir. Yani bitecek korkusuyla aşktan
kaçmamalısın. Çünkü Romeo ölmeli, Titanik batmalı, aşk yaşanmalı.”
Her kapının bir eşiği vardır; dışarıdaki fırtına ile içerideki sakinliği,
geçmiş ile geleceği ayıran… Şahin ve Nare’nin hikâyesinde ise bu eşik, sadece
bir kapının değil aynı zamanda yeni bir hayatın da eşiği.
Bitişin korkusu, başlangıcın güzelliğine galip gelirse o kişiyle eşikten
geçersiniz. Her şey sanki yeniden başlar, yeniden doğmuş gibi. Damadın gelini
eşiğin önünde kucağına alma sebebi aslında bu yeni başlangıçta birlikte ilk
adımlarını atmaktır. Sırf sevdiğine uğur getirsin, ayağı takılıp düşmesin,
kötülüklerden korunsun diye insanoğlunun niyetlendiği iyiliklerden biri. Artık
her eşiği birlikte aşacağız demenin farklı bir yolu. Şahin ve Nare, Uzak
Şehir’in ikinci sezonunda birlikte birçok eşikten geçecek gibi gözüküyor.
Şahin’in bir karakter olarak eşiği bence kesinlikle korkusuzluğu
seçmesiydi. Yıllarca Nare’yi ne kadar sevse de onunla bir hayat geçirmeyi göze
alamadı. Birini seviyorsanız, o da sizi seviyorsa neden imkânsız olasınız ki?
Olabilirsiniz. Hatta tam olarak böyle
imkânsız olursunuz. Sevgi ne kadar büyürse korku da aynı oranda büyür ta ki aşk
içinden patlayıp taşana dek.
Nare de kendi eşiğini tam olarak burada geçmiş oluyor. İçinden taştığı
yerde. Gördü ki kendi canından vazgeçse bile onlar için ayrı bir hayat,
mutluluk getirmeyecek. Bu yüzden tek bir mutluluk için geride kalan tüm
hayatından vazgeçti. Şahin’i seçti ve geçmişini kaybetti.
Aslında Nare eşiği Şahin’in kucağında değil de Şahin’e siper olurken geçti.
Ailesi onu yanına çağırırken yüzünü Şahin’e döndüğü anda çoktan o eşikten
geçmişti çünkü gözlerine baktığı anda gördüğü tek şey aşk değil anılardı da.
Bir daha birbirleri kaybedemezlerdi.
Aşkları adeta gözlerinden birbirlerinin kalbine taşıyor. Sanki aşkları
birbirlerini besleyen bir şey. İyileştiren. Gözlerinden kalplerine taşıyor. Bir
insan bir insanı daha fazla nasıl sevebilir ki? Koskoca dünyada herkesten ve
her şeyden vazgeçip yalnızca bir kişiyi
seçebilecek kadar güçlü sevmek tam olarak kocaman bir eşikten atlamak demek.
Bu kızın ne gözü görüyor ne kulağı duyuyor diyor annesi Nare için oysa
belki de hayatında ilk defa gözleri görüyor, kulakları duyuyor, kalbi
hissediyor Nare’nin.
“Hatıralarımızdan başka hiçbir şeyim kalmadı, ne olur onları alma elimden.”
Artık hatıralarından fazlası var.
“Sen benim en çok sevdiğimsin, en çok güvendiğim…
Beni bırakma n’olur…”
Ailemizi o kadar fazla severiz ve onlara ait hissederiz ki daha önce
tecrübe etmiş olsak bile ne kadar kötü birer insan olabileceklerine ihtimal
vermeyiz. Şahin’in babasını, Nare’nin annesini savunması da bundan. Hala
onların iyi olduklarına inanmak istiyorlar. Çünkü birbirlerini seviyorlar.
Birbirlerini bu kadar fazla severken
onları var eden insanların kötü olabileceğine inanamıyorlar.
“Hayallerimde içimden geçirdiğimle başıma gelen aynı olmuyor.”
“Ben de içimden çok şey geçirdim ama başıma gelen en güzel şey sen oldun.”
Nare ve Şahin ile tanıştığımızda birbirlerinin hayatlarından çok
uzaktaydılar. Yıllarca birbirlerine kavuşmayı beklemişlerdi. Onca yıl, onca
yaşanmışlık vardı aralarında. Kaçmak isteyip kaçamadıklarını, Şahin’in Nare bir
başkasıyla evlendiği gün ne halde olduğunu, bir başkasıyla evlenmenin ne demek
olduğunu, Nare’nin hamilelik haberinin yaşattığı burukluğu ve daha fazlasını
yaşamışlardı biz onlarla henüz tanışmadan. Hikayeleri ekrana yansıyandan
fazlasını ifade etti hep, geçmişlerini izlememiş olmamız yok sayılacağı
anlamına gelmez
Şahin ve Nare’nin kavgalarının
ardı hep kavuşma bu zamana dek. Her şeye rağmen hep birbirlerini seçtiler,
Aşkları tüm imkansızlıkların ötesinde. Henüz Şahin’in babasının Nare’nin
abisinin katili olduğuna emin değiliz ancak emin olsaydık da pek bir şey
değişmezdi çünkü Nare Şahin’i en kötü senaryoda bile severdi. Hep sevdi.
“Seni hiç bırakmam Şahin. Ben zaten seni hiç bırakmadım ki… Sen hep benim
kalbimdeydin.”
Düşmanlık onlara miras gibi. Acı bir geçmiş, acı bir aşk. Sanki dizideki
tüm karakterlerin içine işlemiş. Hiçbiri tam olarak mutlu olamıyor. Şahin’in
kimse Nare’yi benden alamaz diyerek dolaştığı sahnelerin her birinde güçlü
duruşuna rağmen titreyen sesindeki korku ona olan sevgisinin bir dışavurumu
gibi. Hem cesur hem de ürkek. Çünkü onu bir daha kaybedemez.
Kaybetmeyecek de. Kaybetmeyecekler. Çünkü belki de önemli olan eşik
değildir. Önemli olan eşiğin büyüklüğü, zorluğu değil; onu kiminle
geçtiğinizdir.