Cobra Kai ölmez, sadece biraz yaş alır

Cobra Kai ölmez, sadece biraz yaş alır
Tüm bölümlerini korka korka izlediğim yeni sezonunun çekileceğini duyunca aynı korku ile beklediğim tek dizi olabilir Cobra Kai. Korkuyordum çünkü geçmişin tadına zeval gelebilirdi, korkuyorum çünkü yeni bölümlere nazarım dokunabilir.

Netflix'te izleyecek bir şeyler bulabilmek için gezindiğim bir anda karşıma çıkan afişi ile fark ettim Cobra Kai diye bir dizi olduğunu. Önceleri Youtube Premium'a ait olan dizi, daha sonrasında Netflix'e geçmiş ve biz bunca zaman (koskoca iki yıl) bunu hiç duymamış, görmemiş ve bilmemişiz. Aklıma geldikçe nasıl haberimiz olmadığına hayıflanıyorum müsait vakitlerimde.

Dizi, birçoğumuzun ilk çıktığı zaman ilgiyle izlediği; bir kısmımızın da ulusal kanalların Pazar sabahı sineması ya da bayram özel programları sayesinde öğrendiği ve mahallenin karate salonlarına kayıt parası kazandırdığı (böylece yaşımızı da açık ettik.) Karate Kid filminin devamı. Az önce de söylediğim gibi, 2018 yılında YouTube Premium'da yayınlanmaya başlayan dizi yakın zamanda Netflix'e geçiyor ve sessiz sedasız iki sezonuyla arzı endam ediyor ekranlarda.

All-Walley'deki turnuvada yaşanan o epik hezimetten otuz dört yıl sonrasında başlıyor hikaye. Karete Kid'de Daniel LaRusso'nun mücadelesini adım adım izlerken Cobra Kai adından da anlaşılabileceği üzere Johnny Lawrance'ın olgunluk (ya da olgunlaşmaya çabalama mı demeliyim?) dönemini anlatıyor. Tabii ki bir dizi talihsizlik sonucunda kahramanlarımız yine karşı karşıya geliyor ancak dizi yetişkinliklerinin yanında aynı zamanda yakınlarındaki gençlerin hikayesini de kapsıyor.

İlk bölümü açarken hikayenin mahvedildiğine, her bir kalesinin zapdedildiğine harici ve dahili milyonlarca düşmanımız olduğuna o kadar emindim ki bir yandan çamaşırları katlar diğer yandan da diziyi izlerim diye düşünmüştüm. İnanılmaz derecede yanıldığımı yazının enerjisinden anladığınızı varsayıp geçiştirebilirim ama inanın hayatımda daha büyük yanılgım olmadı desem, bir dönem kakül kestirmenin iyi bir şey olacağını düşündüğüm yaşantımı göz önüne alırsak, abartmış olmam.

Hikayenin işlenişi, geçmişe 'kıps' yapan sahneleri, yetişkin ve genç oyuncu kadrosuyla bir bütün halinde keyifle izledim ve yer yer hüzünlendim hatta bazı sahneler 'bakın birazdan tam da şöyle olacak' dese de bu akışın içinde göze batmayacak şekilde işlenmişti. Diziye dait sevemediğim iki kişi dışında, Samantha ve Kreese yani, tüm karakterleri de kendi içlerinde çok sevdim hatta ana kadro hariçinde Eli Moskowitz namıdiğer Hawk, favorim oldu bile.

Bir dizinin benim için iyi olmasının belli başlı ve çok genel kriterleri var. Hikayeye inanıyor muyum, karaktere inanıyor muyum, gözümü dahi kırpmadan izliyor muyum, karakterlerin ilişkilerine heyecanlanıyor muyum gibi sorular... Diziyi tüm bölümlerini arka arkaya izlerken (binge watch) hiçbir sahnesini atlamadım, 'Bu da oldu mu şimdi burada ya?' demedim. Hatta o katlayacağımı umduğum çamaşır yığını bir kenarda öylece duruyorken başlangıç ve bitiş jeneriklerini bile geçmedim. Zaten bölümlerin başında kullanılan logonun tasarımını görmek bile kalbimi çarptırdığı için öyle bir özellik olduğu aklıma bile gelmedi. Daha fazla detaya özellikle girmiyorum çünkü bölümler içinde gördüğüm sürprizler de diziden keyif almamın en önemli unsurlarından biriydi.

Karete Kid ile büyümüş nesil için harika bir kişisel zaman yolculuğu fırsatı hem de yeni bir hikaye ve farklı bir bakış açısı ile. Üçüncü sezonunun yayınlanmasına neredeyse üç ay kalan bu diziye bir şans vermenin tam sırası. Peşinen söyleyeyim dizinin üçüncü sezonu çekiliyor hatta ve hatta dördüncü sezon onayını da çoktan aldı. Eğer bir aksilik olmazsa önümüzde garanti iki sezon daha var yani, bir miktar gönül rahatlığı ile başlayabilirsiniz.

Yoksa siz çoktan izleyip benim gibi yeni sezonu bekleyenlerden misiniz?

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER