Kara Yazı: Kara yazılarını kaderi yapmayanların öyküsü

Kara yazılarını kaderi yapmayanların öyküsü
Zeynep Gönenli

28 Mart’ta Kanal D ekranlarında yayına başlayan Kara Yazı, her şeyden önce kadrosu sebebiyle merakla beklediğim bir diziydi. Haluk Bilginer, Emre Kınay bir aradaydı, üstüne bir de Ushan Çakır ve Zeynep Çamcı vardı, daha ne olsundu?

Psikopatlık derecesinde kıskanç, aklını namusla bozmuş, bu uğurda üç kızının annesini öldürmüş ve bundan bir an bile pişmanlık duymadığını anladığımız Halil rolündeki Emre Kınay ile başlamak isterim önce. Canlandırdığı adamdan o kadar nefret ettim ki bir süre sonra onu izlemek gerçekten acı vermeye başladı, bırakmak istedim onu da yapamadım. Emre Kınay’a bayılırım ve içimi saran bu sıkıntı, kasvet ve acıya bakarak bir kere daha oyunculuk konusunda beni yanıltmadığını söyleyebilirim. Kapının önündeki kediye süt verirken gösterdiği sevgiyi kızlarından esirgeyen, hapse düşmek üzere olan kızıyla ilgili merak ettiği tek şey kızının bekâret durumu olan Halil’i ilerleyen bölümlerde daha iyi tanıyacağız elbette, umarım ilk önce Esma ile nasıl olup da evlendiğini görürüz zira zıt kutuplar konusunda bir dünya markası gibi duruyorlar. Esma’nın bir ara ‘Ben namusumla yaşadım.’ cümlesini kurarken yüzündeki hale bakarsak Halil tarafından namussuz sayılacağı şeyler yaşamış belli ki.

Dizimizin müstakbel âşıkları Zeynep Çamcı ve Ushan Çakır daha ilk bölümde beni aralarında yaşanacaklara inandırdılar. Zeynep Çamcı babasının namus takıntısı arasında boğularak büyüse de kardeşlerinin nefes almasına uğraşan, annelerinin yokluğunu onlara hissettirmemeye çalışırken kendisinin de bir zamanlar çocuk olduğunu çoktan unutmuş Yaren rolünde beni fethetti. Ona bakarken acısını da, öfkesini de onunla yaşadım. Ushan Çakır, tıpkı Yaren gibi babasından yaralı, onca zenginliğin içinde vicdanlı ve iyi kalpli kalmayı başarmış, iş hayatında başarılı olmuş ancak özgür ruhunu kaybetmemiş Mehmet Karahan rolünde epey ikna ediciydi, sadece saçlarını içeren kozmetik birtakım değişiklikler görmek isterim kendisinde.

Gelelim Haluk Bilginer’e. Oyunculuğu ile ilgili yorum yapmak densizlik olur şahsım adına, o yüzden hiç öyle bir niyetim yok ancak ilk bölümde rolü bir miktar klişe geldi. Az konuşan, arada aforizmalar kullanan, bir lafıyla Kapalıçarşı’yı boşaltıp tereyağından kıl çeker gibi adam öldürtebilen zengin adamları o kadar çok gördük ki son yıllarda, Kara Yazı’da Oğuz Karahan’dan biraz daha fazlasını bekliyorum ve olacağına eminim.

Halil’e sinir olmaktan içim sıkışa sıkışa izlediğim için biraz zorlansam da akıcı bulduğum bir ilk bölümdü. Yaren’le Mehmet’e neler olacak, Songül okulu bitirebilecek mi, Esma’nın olayı ne, Oğuz’un karısı neden delirdi? Bunları ve daha birçok şeyi merak ediyorum, Bakalım ne zaman öğreneceğiz? İyi seyirler dilerim.
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER