Bana sevmeyi anlat ama önce derdini anlat...
Merve Yıldırım
Seda Bakan ve Kadir Doğulu’nun partnerliği ilginç olacak
diye düşünürken, hikayeye Mustafa Üstündağ’ın da katılmasıyla nasıl bir aşk
üçgeni izleyeceğimizi merak ediyordum. Bana Sevmeyi Anlat’ın ilk tanıtımı da
ilgimi çekmişti, böylece ekran başına geçtim.
Leyla, Alper ve Haşmet birbirlerine sevmeyi anlatabilecekler
mi bilemiyorum ama Bana Sevmeyi Anlat, ilk bölümüyle bana derdini anlatamadı.
İlgi çekici bir hikaye teknik kısım ve oyunculuklarla
desteklenirse akar gider, yolunu bulur. Bana Sevmeyi Anlat’ın en sevdiğim kısmı da hikayesi oldu. Keşke diğer kısımlara da aynı özen gösterilseymiş, işte
o zaman benim için seyir zevki yüksek bir yapım haline gelebilirmiş.
Bölüm boyunca, diziye bir yerden tutunayım diye bekledim ama
bölüm bittiğinde içimden geçen tek şey müsait bir yerde vedalaşmaktı. En
rahatsız olduğum kısımlardan biri kurguydu. Bir o yana bir bu yana giden Bana
Sevmeyi Anlat beni yordu. Bir sürü derdi olmasına rağmen, hepsini bir çorba misali önüme sunduğu için yediğim yemekten hiç keyif alamadım. Ve üzgünüm ama dizinin beni yakalayabilecek bir ruhu da yoktu.
Dramada kötü karakter izlemekten büyük keyif alırım. Ama
kötülük dediğin karakterin üzerinde eğreti durmayacak. Ve kararında olacak.
‘Daha kötü, daha da kötü, en kötü.’ diye hırslanmaya gerek yok. Leyla’nın
ailesi abartılı derecede kötüydü mesela. Baba, üvey anne ve üvey kız kardeş
sadece paragöz olarak nitelendirilse daha iyi bir aile profili ortaya çıkmaz
mıydı? Baba, paragöz biri; o konuda sıkıntı yok. Ama üvey anne ve üvey kız kardeşin
“Daha kötü nasıl olunur?” bakışları kendilerine biraz büyük gelmiş. Abartılı
oyunculukları da sahneleri atlatma ihtiyacı hissetmeme neden oldu.
Gelelim erkek kardeşe… İşte orada izlediğime
inanamadım. Çok geçmişe gitmeyelim Şubat ayında, kusursuz bir ‘Alamancı’ karakteriyle Olgun Toker sayesinde tanıştık. Daha üzerinden dört mevsim geçmeden onu birebir taklit etmeye gerek var
mıydı? Anlayamadığımız bir şey var; sevilen Alamancı karakter değildi, Olgun
Toker’in yarattığı Alamancı karakterdi. Hakverdi karakteri, kötü bir taklitten öteye
gidememiş üzgünüm.
Mustafa Üstündağ’ı, en çok da bakışlarındaki hüznü çok
severim. Diziyi izlemeye devam edecek olsam eminim ki Haşmet’i keyifle izlerdim. Haşmet, ilk
bölümdeki bakışları, oturuşu, kalkışıyla; “Peşimden gel.” dedi ama üzgünüm ki
bir diziye devam etmem için tek bir karakter yeterli olmuyor. Kadir Doğulu’nun
canlandırdığı Alper, bana hiç çekici gelmedi. Seda Bakan’la aralarında bir
çekim oluştuğunda nasıl olur, bilemiyorum. Seda Bakan’ın Leyla’sını ise
beğendim. Muhtemelen karakteri oturunca daha da iyi olacaktır.
Bana Sevmeyi Anlat ekibinin emeklerine sağlık, reyting
listesinde bol şans… Fakat ben burada izninizi isteyeceğim. İzleyenlere keyifli seyirler dilerim.
Yazı devam ediyor...