Zal Batmanglij: Bu hikayenin devam ettiğini görmek istiyorum

Zal Batmanglij: Bu hikayenin devam ettiğini görmek istiyorum
Dünyanın en büyük online dizi/film izleme platformu Netflix, Stranger Things'in sezon finali yapmasının ardından bir süredir sır gibi sakladığı yeni projesi 'The OA' i izleyicilerin beğenisine sundu. Dizinin yaratıcıları Zal Batmanglij ve Brit Marling, The OA hakkında merak edilenleri Variety'e anlattı.

Anonymous Content ve Brad Pitt'in yapım şirketi Plan B Entertainment işbirliğinde gerçekleşen Netflix'in yeni doğaüstü/gizem/bilim kurgu türündeki orijinal serisi "The OA", 16 Aralık itibariyle yayına çıktı. İlk sezonu toplamda 8 bölümden oluşan The OA'in yapımcılığı, senaryosu ve yönetmenliği Zal Batmanglij'e ait; dizinin başrol oyuncusu olan Brit Marling ise yönetmen Zal Batmanglij ile birlikte dizinin yazarlığını ve yapımcılığını üstleniyor.

Oyuncu kadrosunda Brit Marling, Emory Cohen, Scott Wilson, Phyllis Smith, Jason Isaacs, Alice Krige, Patrick Gibson, Brendan Meyer, Ian Alexander ve Brandon Perea gibi isimlerin yer aldığı dizi, genç ve kör bir kızın yedi yıl boyunca ortadan kaybolmasını ve günün birinde gözleri görür bir halde geri dönmesini konu ediniyor. 

Daha önce 'Sound of My Voice' ve 'The East' projelerinde birlikte çalışan ve The OA dizisi ile tekrar bir araya gelen Brit Marling ve Zal Batmanglij ikilisi, Variety'e verdikleri röportajda Prairie'nin yaşadıkları, Prairie ve Homer'ın ilişkisi, oyuncuların dizideki performansları ve ikinci sezon ihtimali üzerine konuştular.



"The East filminden Brit Marling ve Alexander Skarsgård"

Variety: En baştan başlayalım. Dizi fikri nasıl aklınıza geldi? Ölüme yakın deneyimlerle nasıl ilgilenmeye başladınız?

Brit Marling: Zal ve ben böyle bir soru soracağınızı tahmin etmiştik (Gülüyor). Bir süre önce ölüme yakın bir deneyim yaşamış genç bir kadınla tanışma şansı buldum. Tesadüfen bir araya gelmiş olsak da yaydığı enerji beni çok etkilemişti. Sesi sanki diğerlerinden farklı bir frekanstaydı ve üzerinde sanki başka bir yerin dokunuşu vardı. Tanık olduğu şey her ne ise ona bambaşka bir mutluluk ve tutku vermişti. Herkesten çok şey biliyormuş gibi görünüyordu. Onunla tanışmamızın ardından bu konuya merak sardık ve ölüme yakın deneyimler yaşayan başka insanları araştırmaya başladık. İlginç bir şekilde yedi ile yirmi dakika arasında 'ölü' kalmış bu insanlar, bir anda sanata merak salmaya ya da farklı bir dilde konuşmaya başlıyorlardı. Daha önce bu tarz becerileri olmadığı halde nasıl oluyordu da bunu yapabiliyorlardı? Yaşadıkları deneyim beyinlerinde bir şeyleri mi harekete geçiriyordu? Sanırım bu konu bizim için bilim kurgu kavramına sıçrama tahtası görevi gördü. Anlatılan hikayeler benzerlik gösteriyordu ve hepsinde de bedenini geride bırakıp başka bir yere gitme düşüncesi yatıyordu. Peki o başka yer neresiydi? İnsanlar farklı yerlere mi gidiyorlardı yoksa herkesin gideceği yer aynı mıydı? İşte tüm bu sorular oluşturmaya çalıştığımız fikrin ilk adımlarıydı.

Zal Batmanglij: Bu hikayeyi tasarlamaya başladığımızda ilgilendiğimiz pek çok şey vardı. Bunlardan biri, "Travmatik bir deneyim yaşadıktan sonra travmayı nasıl atlatır ve nasıl yeniden topluma adapte olabilirsin?" idi. Elizabeth Smart gibi insanların yaşadığı deneyimleri okumak ve ne kadar cesur olduklarını görmek bizi adeta büyüledi. Onun yazdıklarından veya verdiği röportajlardan gerçekten 'farklı bir yere' gidip geldiğini anlayabiliyorsunuz. Üstelik size tam olarak nerede olduğunu bile anlatmıyor, çünkü bunları duymaya hazır değilsiniz. Ancak söylediklerinin gerçek olduğunu hissedebiliyorsunuz.


Variety: Serinin bir diğer teması da ergenlik çağındaki gençlerin yaşadığı tatminsizlik duygusu. Sizi bu konuya çeken ne oldu?

Brit Marling: Bu çocukların hepsinin aslında ne kadar olgun oldukları bizi etkiledi. Her birinin kendine has bir bilgeliği ve kendilerinden daha büyük bir şey hakkında bir farkındalık duygusu vardı. Prairie'nin hikayesini ailesine ya da FBI'a anlatamamasının ilginç olacağını düşündük, ancak bu çocuklara anlatabilirdi. Bu çocukların böyle bir öyküyü kabullenmelerine izin veren bazı nitelikleri vardı. Hatta sadece hikayeyi anlama kapasitesine sahip olmakla kalmıyor, umutsuz bir şekilde buna ihtiyaç da duyuyorlardı. Çünkü kendi travmalarıyla yüzleşirken onlara rehberlik edecek bir şeye ihtiyaçları vardı. Sanırım gerçek hayatta atladığımız en önemli noktalardan biri de bu.

Zal Batmanglij: Özellikle erkekler için kadınlık kavramı, 70'li yıllarda başlayan feminizm hareketi ile birlikte hala gelişim göstermekte olan bir kavram. Bu sebeple kadın olma düşüncesinin anlamı her geçen gün değişip gelişiyor. Kendi adınıza kredi kartı çıkartabilir, bir şirket sahibi olabilir ve pantolon giyebilirsiniz. Ancak bütün bunlar maskülinitenin tanımı ve erkeklik kavramını geliştiren şeyler değil. Onların, karşı cinsleri tarafından geride bırakıldıklarını hissedebiliyorsunuz. Yaşlanıp da bir çocuktan erkeğe dönüşmek oldukça karmaşık ve sıkıntılı bir süreç. Biz de bu sürece değinmek istedik. 


Variety: Gerçekten de Steve (Patrick Gibson) bu özelliklere sahip biri gibi görünüyor. 

Brit Marling: Sanırım Steve, bir karakter olarak bunlardan doğdu. Çoğunlukla maskülen tarafını ön plana çıkartan ve şiddet yanlısı bu çocuk, aslında derinlerde bir yerde kendisinden daha büyük ve daha anlamlı bir şeylere ulaşma özlemi taşıyor. Travma mağduru bir kadın gelip de hikayesini bu çocuklarla paylaşınca, onlar da kendi hayatlarından kaçmak için bir yol buluyorlar. Tabii ki hikaye onları çok daha vahşi yerlere götürüyor, bunlar sadece başlangıç için ekilen tohumlar.


Variety: OA'in hikayesi bu gençlerin öğretmeni Betty'de (Phyllis Smith) de ilgi uyandırıyor. Bununla ilgili neler söyleyebilirsiniz? 

Zal Batmanglij: Benim de Betty gibi hayatını adeta kapalı bir kutuda yaşayan öğretmenlerim vardı. Phyllis, bana yaşlı bir kadın olarak çoğu zaman görünmez biri gibi hissettiğini söylemişti. Kendini görünmez hisseden bir insanın, OA gibi hayatta kalmayı beceren biri tarafından fark edilmesi fikri bana oldukça ilginç geldi. Phyllis de Betty karakterinin hikayesini kendine yakın buldu. Betty'le ilgili en çok hoşuma giden anlardan biri Steve'i kurtarması ve onun için kardeşinin parasından vazgeçmesiydi. Sekiz saatlik bir süre içerisinde karakterinin gösterdiği gelişim gerçekten inanılmazdı, hatta hikayenin en güzel taraflarındandı. Bana göre Betty dizide tam bir evrim geçirdi.


Yazı devam ediyor...


BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER