Harun,
Rahmi, Dilara, Hazal… Say say bitmez. Acaba Cihan zamanında nasıl bir günah
işledi de çevresindeki herkes onun arkasından iş çevirmeye başladı? (Harun’un
kız kardeşinin intiharı sayılmaz. O olay hala benim için belirsizliğini
koruyor.)
Şimdi Hazal
ne yaptı da Cihan’ın arkasından iş çevirdi diyeceksiniz. Onun varlığı
yeter. Valla öyle evladı Allah
düşmanımın başına bile vermesin. Bakın o derece diyorum. Düşmanımı bile
düşünüyorum. :) Gülseren’e yaptıkları yetmiyormuş gibi onun yüzünden hapse
giren babasına karşı da öyle bir tavır sergiledi ki, pes! Hazal için artık bardak
değil damacana doldu taştı. Adam senin görüntülerin ortalığa düşmesin diye
kendini ateşe attı. Daha ne yapsın? Sen hala “Ama Cansu’ya sarıldığı gibi bana
sarılmadı.” derdindesin…
Cihan’ın
yüzü kızından yana gülmedi, babasından yana hiç güler mi? Rahmi bugüne kadar
sanki çok iyi bir baba olmuş gibi Cihan’a demediğini bırakmadı. Sen dua et
oğlun hala senin için bir şeyler yapma derdinde. Senin ondan esirgediklerini o
senden hiçbir zaman esirgemedi. Şimdi Cihan’dan biraz daha fazla hapis yattığın
için değer mi o söylediklerine? Bakalım senin kumar borcun hatta Harun’a olan
borcun ortaya çıktığında da böyle aslan gibi kükreyebilecek misin?
Cihan sen yine de Yıldırım'dan başkasına pek güvenme. :)
“En büyük düşman eski dosttan olur.”
Harun’un içindeki intikam ateşi öyle hızlı büyüyor ki hızına yetişemez oldum. Önce Dilara, Rahmi, Ozan derken şimdi Cihan’ın da güvenini kazandı. Yapacaklarını hem çok merak ediyorum hem de çok korkuyorum. Ucu Gülseren’e dokunmasın da diğerleri önemli değil. Çünkü yazık kadına zaten başında Hazal gibi bir dert var. Bir de Harun faktörü girmesin araya diyeceğim ama girdi bile… Sayesinde işinden oldu.
Yalnız Gülseren de işveren konusunda ne kadar şanssız çıktı. Tam bu sefer patronu kadın, taciz falan olmaz rahat ederiz diyordum bu kadında mahallenin dedikoducu, yargılayıcı tiplerinden çıktı. Şöyle tez zamanda Gülseren’e eli yüzü düzgün, namuslu, insanların özel hayatına karışmayan bir patron diliyorum.
Haftalardır videodan bahsedip bilgisayarın nerede/kimde olduğu bir türlü söylemiyorlardı. Cihan’da nasıl bir inat varsa artık bilgisayarı kimseye vermedi ama Ozan olaya dahil oldu ve Rahmi işbirliğiyle Azmi’den bilgisayarı aldı. Ve beklendiği üzere koşa koşa Harun’a götürdü bilgisayarı. Ah Ozan ahhh sen de yanlış kişiye güveniyorsun!
Son olarak bir konuya daha değinip yazımı bitiriyorum. Belki sizin için önemsiz bir detay ama benim için anlamı büyük. Cansu’nun babasının ofisinden çıkarken “Allahaısmarladık” değil de “güle güle” demesi hatta Cihan’ın bu durumla eğlenmesi evde büyük kahkahalara yol açtı. Çünkü yıllardır bütün sülalem (en çok teyzem) bana vedalaşırken “güle güle” denmeyeceğini öğretmeye çalışıyor. (ÖĞRENEMEDİ) :)
Resmen dizide kendimle ilgili bir şey bulduğum için çocuk gibi mutlu oldum. Sayenizde yazımı yüzümde kocaman kocaman gülümsemeyle bitiriyorum. Sağlıcakla kalın…
Haftaya görüşürüz.
Bir sonraki sayfada bulunan ankete katılmayı unutmayınız lütfen…