Cem Yılmaz’ın efsane cips
reklamını hatırlamayanınız yoktur eminim. Reklamın yayınlanmasının üzerinden 12
yıl geçmiş ama kullanılan bu cümle hala dilimizde. Şimdi dizi yorumunda reklam
ne alaka demeyin hiç. Açıklayacağım. Bölümü izlerken ve bittikten sonra
kafamdan geçen tek cümle vardı, o da buydu. Üzerinize afiyet biraz soğuk
algınlığı yaşıyorum, ateş, halsizlik falan, bu yüzden o anki keyifsizlik
halinden kaynaklanıyordur bu beğenmeme olayı deyip, sıcağı sıcağına yazmadım
ilk kez yorumumu. Bekledim. Belki uyuyup uyanınca başka düşünürüm sandım, bu
saate bıraktım ama maalesef hala aynı düşüncedeyim: 19. bölüm Kiralık Aşk’ın en
çok sıkıldığım ve sevmediğim bölümü oldu. Net! Neden böyle düşündüğümü size
açıklayayım, bakalım siz bana katılacak mısınız?
Ne demek benden ayrılmak istiyorsun Ömer? :(
Şimdi en baştan başlayalım
o halde. Sinan karakterinin geçirdiği evrimi geri alma şansımız var mı?
Dizideki karakterler iyiye doğru evrilirken, başından beri çok sevdiğim Sinan
karakterinin inatla sinir bozucu, sinsi, affedersiniz ama aptal bir adama
dönüşmesi çok sinir bozucu bir hal almaya başladı. Ranini iyi bilir, unutkan
bir insanımdır ama bu Sinan değil miydi iki bölüm önce bir inat uğruna tüm
koleksiyonu en büyük rakibine veren? Şimdi ne bu havalar? Bir gurur yapmalar,
özür beklemeler falan. Arkadaşının hatta kardeşinin gece gündüz çizip, emek
verdiği işlerini harcadığı için Sinan’dan bir özür izlememiz gerekmiyor mu
bizim? Ne oldu da Ömer’den özür bekleyecek durumuna geldik biz? Hayır, bir
sahne oldu da ben mi kaçırdım? Varsa bir şey söyleyin, bileyim. Yoksa da Sinan’ı
aklamak ya da Ömer-Sinan çatışması yaratmak için çok yanlış bir yol izlenmiş. Ömer
karakteri zaten çok seviliyor, karşısına kim geçse –Defne hariç- zaten
otomatikman sevilmeyecek. Sinan’ı bu garip halet-i ruhiyeye sokup, nefret
edilecek karakter yapmasaydık keşke.
Hiç istemesem de Defne
bile daha anlaşılır bir nedendi aralarını bozmak için. Tamam, iki ‘’iyi’’
arkadaşa bir kadın için kavga etmek yakışmazdı elbet ama en azından işin içine
duygular girdiği için daha anlaşılır olurdu. Hem suçlu, hem güçlü Sinan yazmak
radikal bir karar olmuş ama yine de ben hala yolun sonuna varmadığımızı
düşünüyorum. Köprüden önce son çıkışı kaçırmazsın umarım Sinan, senin için
beslediğim umutları kendim için bile beslemedim, inan.
Bir diğer dengesiz
karakterimiz ise haftalardır buradan isyan ettiğim Defne.