Bir kahveni yap da görelim bakalım evlenme zamanın gelmiş mi?
Ömer,  böyle bir hayal kırıklığını yaşarken ona kişisel bir alan bırakmayı, onları kimsenin rahatsız etmeyeceği bir alan düşünemiyor bile. Asistanlığa dönmesi zekice bir hamleydi, onu kabul edelim ama Sezar’ın hakkı Sezar’a. Sabah evde konuşma hamlesi de keza. Ama Defne, bana hala inandırıcı gelemedin bu bölüm tatlım, kusura bakma. Geçen hafta “Anne ben Defne oldum!” dedim ama bu bölüm seninle empati kuramadım, üzgünüm. Başaramasan da çabalaman, vazgeçmemen Defne karakterinin gelişimi konusunda beni umutlandırdı. Kaçıp gitmek senin olayın olmasın artık, Defne deyince akıllara aşkının peşinden koşan kız gelsin.


Uçur bizi bebeq!
 
Kim derdi ki Yasemin’in Kaf Dağı’ndaki burnu aşağılara inecek. Aşkı için ‘gel’ diyecek. Duy da inanma. Önünde saygıyla eğiliyorum vallahi. Her ne kadar zekâsını hep kendi çıkarları için kullansa da onun baştan beri akıllı, ne istediğini bilen bir kadın olduğunu biliyorduk. İstediğinin İsmail olduğuna karar verdi ve anında harekete geçti. Çok da hoş bir çift oldular ama… İşte aması var. Yalnızken iyiler, güzeller ama Yasemin gibi “El âlem ne der?” diye düşünen biri için bu ilişkinin geleceği çok sancıya gebe. Yasemin’in de tıpkı Neriman gibi bir aşağılık kompleksi var, gözü yükseklerde. Aşktan ayaklar havalarda uçuşurken iniş takımlarını takmak güvenli olabilir. İsmail’in yere çakılışı baya sert olur yoksa.


Bir zamanlar küçük ama güzel bir kız vardı hatırladın mı Sinan?
 
Bir şeyi itiraf etmem gerekirse bu bölüm Sinan’ın acısını kalbimde daha bir hissettim ben. Hatta Ömer’den bile fazla. Karşılıksız aşkın ne olduğunu iyi bildiğimden sanırım. Ben hiç değilse karşımdakine duygularımı itiraf etme şansına sahip olabilmiştim. Ama Sinan değil itirafı, acısını bile yaşayamıyor daha. Üstüne bir de en yakın arkadaşını ve sevdiği (Öyle sanıyor, hala aynı fikirdeyim evet.) kadını teselli ediyor. Oy, yazarken bile benim içim şişti. Allah düşmanımın başına vermesin bu durumu.
 
Neyse ki haftalardır merakla beklediğim Sude sonunda geldi. Melisa Şenolsun tam Neriman’ın kızı olmamış mı ama? Görünüş olarak inandırıcılık tam puan. Karakter de baya anneye benziyor, inşallah biraz babadan da almıştır. Salih Bademci ile uyumları da benim en korktuğum meseleydi yaş konusu yüzünden, o konu da göze batmadı. Gerçi pek benim hayal ettiğim gibi bir karakter çıkmadı ama olsun. Ben biraz daha neşeli, cıvıl cıvıl bir karakter olarak düşünmüştüm; saplantılı âşık bir kadın çıktı karşımıza. Sinan’ı mutlu etsin de gerisi önemli değil. İkisinin de geçmişteki ilişkileri çok karmaşık, aileler de bu ilişkiye karşı. Bakalım bizi nasıl bir aşk bekliyor? Merakla bekliyorum.


Ense tıraşın güzelmiş hangi berbere gidiyorsun birader?
 
Diziye katılan bir diğer karakterimiz ise Deniz oldu. “Ben kötü karakterim!” diye bas bas bağırıyor ama isimden dolayı bir gönlümü çalmadı da değil. Deniz, benim eğer ki nasip olur da olursa çocuğuma vermek istediğim bir isim. O yüzden temkinli yaklaşıyorum şu an için. Ömer ile rekabetinin altında yatan neden ne, bu zamana kadar nerelerdeymiş kısacası hikâyesini bir dinlemek lazım. Sonra nefret edip etmeyeceğimize karar veririz.
 
Vaktin nasıl geçtiğini anlamadığımız bir Kiralık Aşk bölümü geride bıraktık. Emeği geçen herkesin emeğine sağlık. Haftaya tekrar görüşmek üzere, umutla kalın.

Kitapkurdu

Not: Anketimiz için diğer sayfayı tıklamayı unutmayalım piliz. ^.^
 

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER