Aslı'nın ezikliğiyle ilgili bir yazmaya başlarsam sabahı bulur diye düşünüyorum. Zira kızımız çekingenlikte zirveye oynuyor. Hatta onda bile zirveye oynayamıyor, gittikçe dibi boyluyor. Çağla takır takır hakaretlerini döşerken gözyaşlarıyla boğuşmaktan başka bir şey yapmadı. Bu başından beri çizilmiş güçlü ve bağımsız genç kız karakterinin infazıdır benim gözümde. Sen onca yıl ananla birlikte hayata yumruklar savur, sonra gel bir zengin bebesinin laflarıyla kalbinden vurul. Olmaz arkadaş olmaz, yangının orta yerinde Çağla'nın gırtlağına yapışsaydı işte o zaman gerçek bir Aslı olurdu benim nazarımda.
Aslı'nın saç modeli ve kombini kalp ben
Bir de sanki olanların tek sorumlusuymuş gibi
Burak'a patlaması sahiden iticiydi. Yahu adam seni sevmiş, kızdan ayrılmış,
sana o yemeğe gitme de demiş. Sen de o yemeğe git ve seni aşağılayan kızın iki
cılız cümlesine inan. Olacak iş mi? Her klişeye bir nebze tahammül edebiliyorum
ama şu yanlış anlama durumları tansiyonumu üçe filan düşürüyor. Ha Burak'a
patlaması hikayede heyecan yaratmak için gerekliyse bile, Çağla'ya da ağzının
payını verebilmeliydi. Kavga sahnesinde gözüne far tutulmuş tavşan gibi bakarak
sabit durmakla olmaz bu iş.
Karakterlerin içi doldurulmamış diye haftalardır boşuna söylemiyorum ki. Eda annesini karşısında görünce bir hık mık yaptı ama ötesi yok. Sanırım kapıya pazarlamacı gelse daha çok tepki verirdi. Annesi desen annelikten ziyade FBI ajanı gibi görevini tamamladıktan sonra yüzüne haiiin gülümsemesini iliştirdi. Yıllar sonra gelen ana kız buluşmasının kapı eşiğinde çat diye yaşanmasına girmiyorum bile.
Kısacık sürede yetişen dizilerin emekçilerine
elbette saygılıyız. Ancak sığ diyaloglara, uzuuuun ve anlamsız bakışmalara,
Yeşilçam klişelerine ve esas kızların ezikliğine çok doymuşuz. Aha bak buramıza
kadar doymuşuz. Gelecek bölümün fragmanını izledim ve biliyorum ki bütün bölümü
de izlemiş oldum. O fragmanları azıcık ucundan kenarından kırpalım pls. Böyle
hiç heyecanı kalmıyor.
Siz neler düşünüyorsunuz? Yorumlarınızı bekliyorum.
Güzel günler.