İçim biraz buruk
olarak belirtiyorum: Under the Dome bitiyor. Her güzel şeyin bir sonu olduğu gibi, 2013’e yaz dizisi
olarak damga vuran Under the Dome, CBS’nin aldığı karar neticesinde 3. sezon
finaliyle birlikte ekranlara veda ediyor. Sezon finaline 2 bölüm kala, dizinin
bu sezon sona ereceğinin açıklanması pek adil değil, biliyorum. Fakat CBS
yetkilileri her yaz reytinglerin biraz daha düşmesinden şikayetçi olarak Under
the Dome’u sonlandırma kararı aldı. CBS adına açıklama yapan Nina Tassler en
azından bize finalde Kubbe’nin ortadan kalkacağının sözünü verdi. Öte yandan
Under the Dome, bence televizyon tarihinde güzel bir gelişmeye vesile olarak
yaz dizilerinin önünü açtı. Muhtemelen söz konusu iptal kararı neticesinde,
CBS’nin diğer yaz dizileri olan Extant ve Zoo da dahil yeni yaz projelerine biraz yer
açıldı.

Vallahi burnunu annesinden, gözlerini babasından almış.
Üzücü haberi
sindirdiysek “Incandescence” bölümüne bir göz atalım. Bu bölümde beni en fazla
hayal kırıklığına uğratan mevzu Eva karakterini canlandıran Kylie Bunbury’nin
aynı zamanda kızını yani Yeni Kraliçe’yi canlandırıyor olmasıydı. Sırf Barbie’nin
kızı diye Kylie Bunbury’ye sarı saç ve mavi lens takviyesi yapılması...
Gerçekten koskoca Kraliçe’yi canlandıracak yeni oyuncuya prodüksiyonun parası
çıkışmadı mı? Yoksa bu da Under the Dome’un ironilerinden bir tanesi mi? Babalık
duyguları kabaran Barbie bebeğini arayadursun, dün doğmuş bebeğin çocukluğunu
yaşamayan neredeyse anası babası yaşında kozadan çıkması hepimizde bir tık
beyin yanmasına sebep oldu zaten. Christine bile Eva ve Yeni Kraliçe arasındaki
farkı anlayamadı, ben nasıl anlayayım. Süper hızlı gölge olarak kozadan çıkma –
pardon fırlama – sahnesi için bir çift lafım var: Sanki Under the Dome
senaristleri Game of Thrones’un 2. sezonunu izlemiş ve Melisandre’nin gölge
bebek doğurmasından etkilenip “Ha bu güzel fikir, biz bunu yapalım.” demiş gibi
geldi. O neydi gız?

Atarın kime Barbie?
Christine’in bile
uzaylı formundan çıkıp insan olduğuna şahit oldum ya, artık dizi bitse de gam
yemem. Tamam, Christine özünde tontiş bir insan olabilir; fakat Julia ve
Barbie’nin baş düşmanlarına bu kadar kolay güvenmelerine ne gerek vardı? Rol
yapsın ya da yapmasın sezon boyunca başınıza türlü türlü çoraplar ören uzaylıyı
nasıl hemen bağrınıza bastınız yahu? Bunlar, direnişe yakışmayan hareketler. Zaten
Christine’in vadesi de dolmak bilmedi. Yeni Kraliçe’ye yaşam enerjisini verip
hakkın rahmetine kavuşması gereken Christine gereğinden fazla yaşadı; 5 dakika
kadar. Final sahnesinde Christine’in Kubbe tarafından yutulmasını henüz
anlamlandıramadım, anlayan varsa lütfen beri gelsin.
Kinship’in
varlığından beri ruh hastası olduğunu her seferinde kanıtlayan Junior bu sefer
fazla ileri gitti. Aktaion Energy’nin uyguladığı tedavi neticesinde on kaplan
gücüne bürünen Junior zalimlikte babasını geçmiş olabilir. Gereksiz oksijen tüketiyorlar
diye bir avuç çocuğu intihara sürüklemek de ne demek? Under the Dome bu konuda
da Game of Thrones’a özenmiş olacak ki, Chester’s Mill’de sinek öldürür gibi
insan öldürüyorlar. Çocuklara karışmayacaktın Junior, yersin kafana demir
sopayı.
Hoşçakal Hektor, hoşçakal koca yürekli adam...
Şimdi elimizde Aktaion
Energy’den bir tek Lily kaldı; iyi de oldu. Big Jim ve Hektor Martin arasındaki
iş birliğinin fazla uzun sürmeyeceği belliydi. İkisi de kahraman olmak
isteyince çıkarlar bir noktada çarpışıyor tabii. Hele Hektor tüm dünyayı ve
insanlığı kurtarmak adına Chester’s Mill’deki herkesi öldürmeyi kafasına
koyunca ne yalan söyleyeyim biraz abartmış oldu. Joe’ya bulaşmayacaktın Hektor.
Joe’nun kasabada senden daha çok seveni olduğu kesin. Bakmayın Big Jim’in
bencil, çıkarcı ve öfke dolu tavırlarına. Big Jim için her zaman Chester’s Mill’in
dirliği önce gelir...
Bu bölümde şuraya
yazmazsam çatlayacağım iki komik sahneyle karşılaştım. Bilmiyorum siz de fark
ettiniz mi... Birincisi, Norrie’nin panik içerisinde nefes nefese içeri girip
Hunter ve Big Jim’e eğer panik yaparlarsa oksijenin daha hızlı tükeneceğini
söylediği sahneydi. E evladım sen niye panik yapıyorsun o zaman? İkincisi ise, Barbie’nin
Julia’ya asla gerçek Eva’yı tanıyamadığını söylediği sahneydi ki geçen hafta
yine aynı Barbie eskiden tanıdığı Eva’yı geri istediği için uzaylıların
kontrolü altındaki Eva’yı kurtarmak istiyordu. Tanıyor musun, tanımıyor musun
Barbie? Bi’ karar versen...
"Ölmeyeceğim!" bakışı.
Şüphesiz ki önümüzdeki hafta final bölümünde Kubbe ortadan kalkacak. Çok muhtemel buna Joe’nun yaptığı ses
dalgası cihazı sebep olacak. Fakat Yeni Kraliçe’ye ne olacak, Kinship Kubbe’den
çıkabilecek mi, yoksa Barbie, Julia ve Big Jim sonsuza kadar Kubbe’nin altında kalacak
biz de kahkahalarla gülecek miyiz, bunların hepsini finalde göreceğiz. Lakin hatırlarsanız,
bir zamanlar etçil kelebekler vardı. Julia bir nevi kraliçe kelebek idi. Gökyüzünden
pembe yıldızlar kayıyordu. Junior’ın annesinden gizemli kartpostallar falan geliyordu.
Ne yazık ki bu mevzular bir nevi Lost sendromu gibi asla açığa kavuşamayacak...
Haftaya son kez
görüşmek üzere...
Bu arada, Dean Norris dizi bitiyor diye çok üzgün: