En son denecek lafı genelde
başta söylerim. Karadayı'da "adalet" işte bu gördüğünüz tırnak
içindeki hali gibi öylece durdu, hiçbir işimize yaramadı. İyileri çok bekletti
ve pek uğramadı. Nazif Baba ile tam 67 bölüm özgürlük beklemiştik ve o büyük
bekleme sonunda gelmişti özgürlük. Böyle böyle umudumu yitirmeden tam 111 bölüm
boyunca bekledim, Mehmet Saim gibi kötülüğün temsilini adalet önünde görmeyi.
Olmadı. Ekşi Sözlük'te Turgut'un ilk gidişinde (evet, bayağı bayağı ölmüştü
kabul edelim!) adaletin tecelli etme şekline inanılmaz takılmıştım. "Bu
kadar acı çektiren, can yakan, masum öldüren biri böyle mi gitmeli?" dedim
durdum. Ama Mehmet Saim böyle gitmez dedim hep. Temamız adaletti çünkü mutlaka
sürünür ama öyle kolay bir gidişi olmaz demiştim. Oldu.
Aslına
bakarsanız böylesi acıların, haksızlıkların ve adaletsizliğin olduğu bir
dünyada biz neyin adaletini sorguluyoruz? Aysel gibi suçsuz yere öldürülen,
Süeda gibi ne umup, ne ile karşılaşıp, bu dünyadan bebeği için giden kaç kadın
vardır? Ettiğini çekmeden, elini kolunu sallayıp Murat gibi giden o kadar çok
ki. Bunlar için gazetelerin üçüncü sayfalarını okuyun lütfen, çarşaf çarşaf
böyle haber bulursunuz! Ama Beyefendi özel bir karakterdi bu kadar zaman
cezasını çeksin diye beklediğimiz. Aslında tam da bu yüzden istedik biz
"temsilen" adaleti görmeyi dizide. Ondandı bu gece tüm Karadayı ailesinin üzüntüsü, yoksa
biliyorduk su testisi su yolunda kırılacaktı. Ya ölecekti, ya ölecekti! Belki
asılırdı, ya da dizide daha önceki tüm kötülerin öldüğü gibi öylece ölüp giderdi.
Nitekim öyle de oldu bakınız Sarı Cemal, Kütük Nail, Sosyete Yusuf, Murat gibi.
Bunların örneği uzar gider siz devam ettirin kimse ettiğini çekmedi. Buradan
yola çıkarak şuraya mı varırız acaba. İyiler hep en çok üzülendir ve en çok
kaybeder. Eee o zaman bu kadar acı "günlük" mutluluklar içindi.
Korkuyorum finalden, evet. Doğruyu söylemek gerekirse bugün ilk defa final için
korktuğumu hissettim.
Kardeşini aldınız, anasını aldınız, babasını aldınız, doğmamış bebeğini bile aldınız. Bu kadın size ne etti?
Tek merak
ettiğim bu gece şu sorunun cevabıdır aslında. Madem Beyefendi ölecekti o zaman
Kerime niye öldü? Feride gerçekleri öğrensin diye sanıyorum. Elbette yazan
kalemlerimizin bizden daha iyi bildiği şeyler vardır sorgulamıyorum ama ne
kattı bu ölüm bize Feride'yi yalnızlaştırmaktan başka. Bulamıyorum bu sorunun
cevabını, affedin. Ben en büyük kayıpları Mahir yaşadı sanmıştım -ki çok zor ve
büyük şeyler yaşadı/kaybetti Mahir kabul ediyorum. Ama şuradan bakınca
Feride'nin kayıpları insanın içini acıtıyor! Geçen hafta yazdım bunu, aynı
şeyleri yazmak niyetinde değilim. Sadece çok üzgünüm Feride adına, kimsesiz kalan
ve tüm sevdikleri gözünün önünde ölen biri için kolay olmasa gerek hayat. Kötü,
cani, psikopat bir babaydı ama babasıydı. Baba demeye korkarak, Mahir'den
cankurtaran isteyen ve ürkek haliyle seslenen Feride gene dağıldı parçalara
ayrıldı. Bugün kaç kişi öldü dizide sahi. Dizide kimse kalmayacak bu ölümler
sayesinde son bölüme kadar ve bundan sonra gelen adalete (gelirse) sevinecek
bir Kara ailesi kalacak. O da olursa Mahir için ancak. Tek temennim Mahir için
bir adalet, yoksa Turgut'un yargılanması bile maalesef beni bu saatten sonra
hiç mutlu etmeyecek.
Mahir: Olum sana kızsam mı, sevsem mi bilemiyorum. Hayatımı aldın elimden ama aynı zamanda hayatımı da senin sayende buldum.
Bu kadar
mızmızlık ettiğime bakmayın bölümü beğendim, aktı gitti zaman zaman. Her şey
başladığı yere döner derler ya aynen öyle oldu. Mehmet Saim, Turgut ve Necdet
yüzleşmesi izledik. Çıkar çatışmasına düşünce birbirini bitirecek olan üç
kişiden biri gitti bugün. Necdet Yasin'i arabadan attı ve kaçmayı başardı,
şimdilik. Ama Necdet için de sona gelindi. Turgut'un da kaçması zor olmadı
Mahir'den. Belgin hem yaralı yüzünün intikamı aldı hem de elinde tuttuğu
"Turgut'u ipe götürecek" parmak iziyle kaçmayı başardı. O dosya büyük
ihtimal Mahir'e gelecek. Bakalım benim çok istediğim Belgin ve Mahir yüzleşmesi
olacak mı?
Mahir: Adalet gelemiyormuş ama ben gelsem olur mu?
Mahir: Adalet bugün gelme, evde yokuz!
Bu kadar
söylendin peki bölüm sadece bunlardan mı ibaretti diyenler için, başlıyorum
Mahir ve Feride’yi yazmaya, keşke Mahir Feride sahneleri bu kadar parçalanmasa
ve bölünmese diyerek. Haftalardır gülen Mahir Feride'ye hasret bizler için
birkaç dakikalık sahnede araya girenleri görünce sahneyi unutuyoruz maalesef!
Nefis görüntüler eşliğinde Mahir ve Feride'nin nikâh sonrasını izledik. Bizler
için Mahir ve Feride’nin şarkısı olan, Sensiz
saadet neymiş eşliğinde kendilerinden geçmiş olarak dans etmelerini,
"sevdamızın yeni miladı" diye parmağa takılan alyanslarla düğün
merasimi tamamlandı. Yüzük için yeni milat vurgusuna bayıldım ama Safiye
Anne'nin yüzüğünü de görürüz sandım. O yüzüğün manası büyüktü sanki neyse buna
da takılmıyorum. Adam kaçak kaçak evlendi, sokaklarda hiçbir şey yok gibi dolaşıyor
bunu mu dert ediyorum. Bu tek bir güne balayı desek olur mu bilmiyorum hiç. Bir
günü ve geceyi baş başa geçiren çift nasıl bir balayı yapar gördük hep beraber.
"Bundan sonrası hep hasret" diye bilince insan bir tarafımız hep
buruk kalıyor sanırım.
Nikah şekerini de bulduk.
Mahir'in ve Feride'nin ilk defa bebeklerini konuşmaları,
bebeğe dokunuşları, Mahir'in yüzündeki gülümsemeyle o muzip halleri ve özel
anlar fevkaladeydi. Tutku, hasret ve aşkı yeniden görmek sanırım herkese iyi
geldi bir nebze. Güzelim bisiklet yarışı ve o şahane manzaraya karşı kahvaltı
sonrası Feride'nin Mahir'i mahkemede savunmasını duymak da iyi geldi. Mahir'in
dediği gibi "cevval" birinin elinden hiçbir şey kurtulmaz. Feride'nin
tek dayanağı Mahir en yapıp edip kurtarmak isteyecektir daha fazla.
Gündüz niyetine inşallah!
Yeni bir
milat yapma şansları olmalı artık bu âşıkların. Gerçi Mahir ile Feride ne zaman
gülse bir büyük felaket olur, kıyamet kopar, tufan olur, yer yerinden oynar!
Bugün de öyle oldu. Bu kadar acının, ölümün olduğu yerde ancak mutluluk bir gün
sürer zaten. Hayattan çalınan bir günün acısı burunlarından geldi en sonunda.
Ada kanunlarına göre mutluluk vapurdan inene kadar geçerli oldu. Şehre ayak
basar basmaz aksiyon başladı. Yalnız Feride'nin ne kadar çabuk "Kara"
soyadına alıştığını gördük hep beraber. Feride hep inatçı biriydi de, Mahir'den
sonra daha da mı oldu nedir? Her şey bir tarafa bizim günbatımı (güneşin doğuşu
olamaz gün o kadar aydınken olmuyor pek o görüntü) sahnesi nereye gitti. Ben
açıp açıp o resme tablo niyetine bakacaktım.
Karadayı yasalarına göre kadın hamile kalınca kocası hapse girmeli diye bir kanun var galiba.
İlknur -
Seyis yüzleşmesi adım adım geliyordu kaç zamandır. Seyis'in vicdanının
susmayacağı geçen haftadan belliydi. Herkes ettiğini çekmeli dedik hep, buna
İlknur da dâhil. Ama "evlatlar hata yapar, babalar affeder" dediler
bugün bana, hele ki babanız Nazif Baba ise. Gerçeğe dönersek insan evladının
katilini asla affetmez ama evladının babasını affedebilir belki bir gün ne
dersiniz? İlknur'a her ne kadar kızmış olsam bile oğlunun katilinden bebek
bekliyor oluşu onu yeni bir yıkıma daha götürecektir. Tam iyi oldu derken yeni
bir travmayı nasıl kaldıracak merak ediyorum. Seyis'in davranışı annem
tarafından tam not aldı, benim için de geçerli bu. En azından bir kişi doğruyu
söyledi en sonunda zor da olsa. "Kara ailesi eski şenlikli günlerine
dönüyor mu dedim?" ve gerçekten ev gene birden kalabalık oldu. Bakalım o
evde yaşamak kısmet olacak mı çiçeği burnunda evlilere.
Feride: İyi ki kandırmışım devleti değil mi Suna? Bak hem ben evlendim hem sen aşık oldu bu sayede.
Geçen
hafta çok yükselmeden bekliyorum demiştim bölümü. Kalan bölümlerin tadına
varıp, olanları içimize sindirip yeni bölümleri bekleyelim hep beraber. Anlık
da olsa bizim sevdalılarla gülmek güzeldi. Onlar bu kadar güzel gülerken, hep
ağlamasalar, arada gülmek de olsa. Dilerim bunlar son gülüşlerimiz değildir. O
parmak izi dosyasıyla yeniden adalet arayıp Mahir adına özgürlük için gün
sayacağız. Buradan bir şeyler için umutlanmalı mı yoksa beklentisiz mi yol
almalı bilemedim? Hatırlayalım: Geç gelen adalet, adalet değildir. Bu dizi bunu
öğretti bizlere!
Mutlu bir
not: Sağ olsun duyarlı arkadaşlar hiç unutmadı, sürekli mesaj ile Mert Ali için
dua ve güzel dileklerini yolladı. Yazıyı yazmadan birkaç saat önce güzel
haberler geldi teyzemizden paylaşmak istedim. Son çekilen MR'de beyindeki
iltihabın %80'lik kısmı temizlenmiş gözüküyormuş Mert Ali'nin. Ailemiz ve
bizler çok mutlu olduk. Dualar yerine ulaştı, herkese çok teşekkür ederim, sağ
olun hepiniz.