Ahh,
ah! Belki çoğuna şahit olamadık ama bu toprakların neler neler gördüğü
kitaplardan okuduk. Savaşlar, barışlar, çıkartmalar, darbeler… Yeşilçam, tüm bu
olayların adeta aynası olmuştu.
Yeşilçam bir kenarda dursun, bu ülkede bir de İstanbul gerçeği var. Kimin
hayalinde İstanbul’da başarılı olmak yoktur ki. Hangi işi yaptığımızın önemi
yok. Bankacı da olsanız, modacı da, oyuncu da. “O işlerin piyasası
İstanbul’da.” cümlesi hayatta duyabileceğimiz en klişe cümlelerdendir.
İstanbul, taşına toprağına bir avuç dolusu insanın düştüğü, haliyle “onlarca umudun” da yeşerdiği bir
şehir işte. Yeşilçam adı ise bazen açık seçik bazen de gizli gizli bu umutların
yeşerdiği bir yerdi işte.
Yeşilçam
tam 100 yılını devirdi bu topraklarda. 1914’ten bu yana her dönemin karakteristlik özelliklerine
sahip onlarca film çekildi. Eyvallah. Ama Türk sinemasını, Türk sineması olarak
anılmadı. Türk sineması “Yeşilçam”dı.
Ve oyun!
Ban
birini gösterin ki Yeşilçam’dan bir yıldıza hayran olmasın. Cinsiyeti ya da
yaşı farketmez. Eskilerden de olur, hiç fark etmez. Bizim Arif de öyle bir
adamdır. Oyunun ilk dakikalarında -kullanmayı pek sevmemekle beraber- aslında
Arif’i tarif edecek en iyi kelimenin “stalker”* olduğunu düşünmüştüm. Sonra, birisi
sevmek, ona ulaşmak istemek olsa olsa tatlı bir aşktır dedim ve Arif’i izlemeye
devam ettim. Hikaye ilerledikçe, Arif’in de şansı yaver gitti ve kendi filmini
çekmesini için para ve deneyim etrafındaki insanlar sayesinde ayağına geliverdi.
Arif filmini çekedursun filme hiç hesapta olmayan bir oyuncu dahil oldu.
Üstelik bu kişi bir asker: Cemal Paşa! Gitti bizim Arif’in filmi! Cemal Paşa ne
alaka?, Arif ile alakası ne? Yoksa Arif filminde subliminal mesaj mı veriyor? Tüm
bu soruların cevabı Ankara Devlet Tiyatroları tarafından sahnelenen
Yeşilçam oyununda.
Aman, diyeyim Arif başını belaya sokma zaten ortalık karışık!
Oyunun
künyesine bakacak olursak:
Yazan:
Uğur Saatçi
Yöneten:
Barış Erdenk
Yönetmen
Yardımcısı: Ayşe Berna Konur
Dekor
Tasarım: Aytuğ Dereli
Müzik
Direktörü: Kemal Günüç
Oyuncular:
Ahmet Burak Bacınoğlu, Ufuk Şener, Şivan Binici, Özgür Öztürk, Ulaş Ersoy,
Deniz Keyf, Özlem Gündoğdu, Gülin Ersoy, Onu Kayabaşı, Muzaffer Saygı, Vahit
Savcı, Barış Dülger
Oyunculukları
gerçekten beğendim. Yani bir “Devlet Tiyatroları” disiplini başka tabiki.
Bundan rahatsız mıyım? Elbette hayır! Ama içlerinden biri seç derseniz Ahmet
Burak Bacınoğlu derim. Canlandırdığı Stavro karakteri ve Rum aksanı ile
izleyenlere çok keyifli sahneler izletti.
Oyunu
daha eğlenceli hale getiren bir diğer unsur ise müzikleriydi.
Kuru
ekmek yemeğimiz, sözlü rol dilediğimiz
On
para bile etmez, beyhude emeğimiz
Sözler
Yeşilçam’ın özeti adeta.
Oyunu çok fazla anlatıp, tadını kaçırmak istemiyorum çünkü gerçekten tadından yenmeyecek, güzel bir oyun.
Hani
diyoruz ya “Tiyatro biletleri çok pahalı.” diye; alın size Devlet
Tiyatroları’ndan hem eğlenceli hem de bilet fiyatı uygun harika bir oyun.
Temsilleri Ankara Devlet Tiyatroları ve turneleriyle devam ediyor. Seyredecek
olanlara şimdiden iyi seyirler.
*Stalker:
Birisi hakkında, kendisinin bilgisi ve isteği dışında, ona hissettirmeden
ulaşmak, onu bir takıntı haline getirip kişiye rahatsızlık veren kişi olarak
ifade edebiliriz.