Konak sert rüzgarlar beklerken...
İstanbullu Gelin 66. bölüm birçok açıdan çok duygusal, insanın içini kemiren bir bölümdü ama yine de Esma’ya ne kadar üzüldüğüme ve aynı anda kızdığıma gelmeden önce izninizle bölüm yorumuna en sevdiğim sahnelerle, Nazif’in yanlış hapı yanlış dozda içmesiyle gelişen halüsinasyonlara eşlik ettiğimiz anlarla başlamak isterim.


Farukmis de olsaydı keşke

Esma’nın kraliçe, Nurgül’ün Türkan Şoray, Boran erkeklerinin Üç Silahşorlar ve en güzeli de Okan’ın bir koç olduğu o şahane anları izlerken sesli güldüm internet tabiriyle. Normal şartlarda dizilerde böyle dolgu sahnelere bir miktar sinir olurum, bazen abartılı gelir, bazen ‘Bu ne artık?’ diye sorarım ama işte İstanbullu Gelin’in farkı bu hüzün-eğlence dengesini çoğu zaman süper tadında vermesi. Hayatta da insan bir an çok üzgünken bir an gülmekten yaşarabiliyor gözleri, bir an dünyayı ateşe vermeye hazırken bir an bir bardak çay eşliğinde en gündelik sohbete sevinirken buluyor kendini. Nazif’in gülme krizleri zaten dizide en sevdiğim sahnelerden, o gülerken gülmemeye imkân yok, bu hafta da Okan’ı kapıya sokmamasından kraliçe sandığı Esma’ya maaşını sormasına kadar Nazif’in her sahnesine çok güldüm. Muharrem Türkseven bizi çok güldürdü, kendi de doyasıya gülsün umarım.


Hikayenizi bu sefer böyle bitirme Esma 

Güldük eğlendik, artık gelelim Esma Sultan’a. Hemen belirtmek isterim ki Esma doktorun hastalığı ile ilgili önerilerini dinlerken bir yandan da karlı dağlar ormanlar gördüğümüz sahnelere bayıldım, Esma daha iyi tarif edilemezdi herhalde. Onun yerine bin tane ağlamalı sahne koysan Esma’nın ne hissettiğini öyle iyi anlatamazsın, içim titredi resmen. Tabii bu demek değildir ki Esma’ya aynı zamanda yine insanların yerine kararlar aldığı ve Garip’i bir kere daha hayatından çıkartmaya karar verdiği için kızmadım. Bir kere Garip çocuk mu ki sen ona ayrılalım deyince o bir anda her şeyi unutup hayatına sanki sen hiç olmamışsın gibi devam edecek? Ömrü boyunca seni beklemiş, bunca yıl sonra bile sen çağırdığında bir demet nergisle karşına geçip iyi haberler duymayı bekleyebilecek kadar umutlu bir adam sen onu bırakınca zaten çok üzülmeyecek mi? Gerçi Garip’in bu ayrılığı arkasında ne olduğunu öğrenmeye çalışmadan kabulleneceğini düşünmüyorum da, yine de ona yapılan haksızlığın boyutunu değiştirmez bu. Esma bırak bir kere de ne yapacaklarına, olaylara nasıl tepki vereceklerine insanlar kendileri karar versin. Bırak sevdiğin adam yanında olsun bu zor günlerinde. Sevgisinin seni iyileştirmesini denemesine izin ver. Esma’nın unutmaktan korktuklarını, ailesini defterine yazdığı sahneler de inanılmazdı bu arada, çocuklarını ne kadar iyi tanıyor, bazen farkında olmadığını sandığımız hallerini nasıl da en doğru kelimelerle ve bol şefkatle anlattı.


İki yaralı çocuk

Dizinin en dokunaklı anlarından biri de Emir ve Süreyya arasındaki konuşmalardı. Annesini çok özleyen Emir’in elinde bir bardak ballı süt, annesinin gönderdiği işaretin tam da o an olduğunu ufacık fark ettiği ve bunu kabullendiği, belki günler sonra ilk defa bir parça huzur bulduğu sahneye bayıldım. Emir’in kız arkadaşı ve ürün yerleştirme kısımlarından pek hoşlanmıyorum gelin görün ki.


Dillere düşeceğiz seninle, ille de biz düşecek

Süreyya demişken, Özgür’ü kıskana kıskana çatlayacağını fark edip Faruk’a hazırlamaya karar verdiği ufak sürprizi toplantı masasının altında fark edilmemeye dönüşen Süreyya’nın bu kendisinden beklemediğimiz hallerini seviyorum. Hep aklı başında, hep sağduyulu değil, normal ve insani tepkiler verebilen, bazen aşırı mantıksızlaşan bazen çok makul bir kadın o.


Keşke sevgilin olsam mesela 

Bölümün en kıyamadığım karakteri ise Adem’in ‘Neyimsin sen benim, ne karışıyorsun işime?’ diye sorduğu Güneş oldu. Bir kadını bu kadar yaralayabilecek çok az soru var gerçekten. Adem’in tüm üzüntüsünü en yakınında kim varsa ondan çıkarması ne kadar normalse Güneş’in buna çok üzülmesi de bir o kadar normal. Adem çocuğu ile bir araya gelsin ve ona iyi bir baba olsun istiyorum ama aynı zamanda Güneş’le Dilara ile olduğundan daha mutlu olacak gibi geliyor, daha iyi bir insan, daha iyi bir baba olacak sanki. Gerçi bir yandan da kimse sırf yanındaki insan yüzünden değişmez, içinde ne varsa onu yaşar o da bir gerçek. Bakalım Adem Güneş’e hayatına girmesi için izin verecek mi?

Önümüzdeki bölümler için mendilleri hazırlamamız gerektiğini ve alacağımız keskin virajlar olduğunu çok hissettiren bir bölümdü 66, sevdim. İyi seyirler dilerim.


BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER