Sona doğru adım adım...
Dizi bittiğinden beri boş word sayfasına bakıp duruyorum acaba ne yazsam diye. Bu Kaçak Gelinler'i yazmaya başladığımdan beri ilk kez başıma geliyor. Sizlerde biliyorsunuz, dün kötü bir haber aldık. Maalesef dizimiz 29. bölümde erken final yapıyor. Kendimi bir yandan rahatlamış, bir yandansa üzgün hissediyorum. Çünkü; bitti mi bitecek mi telaşından kurtuldum ama severek izlediğim dizinin yeni bölümünü bir daha izleyemeyecek olmak... İşte o anlatılamıyor...

Bu yüzden bu neden böyleydi, neden böyle olmadı gibi şeyleri bir kenara bırakıp bölümde ki güzel şeylerden bahsedeceğim size. Sona bir adım yaklaşmışken, dizimize böylesi güzel vedalar yakışır çünkü. Bölümde en sevdiğim şey ŞebsSel sahneleriydi şüphesiz. Hepsinden azar azar paylaşmazsam olmaz.


Anlat Şebnem biz dinliyoruz...

Şebnem'in sosyal medya fenomeni olmak için yaptıklarını izledik tüm bölüm. Millet takipçi satın alıp 5 dakikada fenomen olup çıkıyor. Şebo'nun bundan haberi yok herhalde. Yoksa yaptığı masraftan kat be kat ucuza hallederdi bu işi. İşin şakası bir yana Selim'le geçirdikleri her an çok güzeldi. Ayrıca sapığın kim olduğunu da bildim, o yüzden pek durmuyorum onun üzerinde. Ama soğukta ellerini görünce içim acımadı desem yalan olur Memo için.


Şebnem'in dileklerinin hepsine katılıyorum.

Dilekler çok güzeldi. Yeniyıla nasıl girersen öyle geçermiş inanışını öpüşerek yerine getiren çiftimizin tüm yılı böyle geçirmesini Selim gibi ben de çok isterdim. Ama sahnede benim asıl dikkatimi çeken şey, denize atılan şişe oldu. Dikkat ediyorum tüm dizilerde karakterler denize sürekli bir şeyler atıyorlar, peki sonra ne oluyor bu attıkları? Geri alıyorlar mı? Malum bizim insanlarımız dizileri örnek aldıkları için romantik bir hareket bile olsa hoş olmuyor.

Şebnem bugüne kadar ne çektiyse çenesinden çekti zaten. İnat uğruna fotoğraf yayınlamayıp, özel fotoğrafçı tutmasına şaşırmadık zaten. Yılbaşı gecesinde öperek susturulan Şebnem detayını yazmadan geçmeyeyim tabii burada. Selim Şebnem'i hep sustursun bence. Hem kendi, hem Şebnem kurtulur böylece.

Akşam yenilen romantik yemek güzeldi. Böyle şeyler genelde erkeklerden beklenir. Ama ilişkiyi beraber yaşıyorsan romantikliği de paylaşacaksın bence. Her ne kadar amaç farklı olsa da, romantizm yaşayan ŞebSel olunca, bize her yol Paris. Şebnem'in Can'ı evden yollama çabalarıysa gecenin güzel anlarındandı. Topluca aynı evde kalmanın sıkıntıları işte...


Ne vereyim abime?

Tabii Şebnem sadece romantik bir yemekle sınırlı kalır mı? Kalmaz. Kahvaltı sahnesini de çok çok beğendim. Bir bölümde bu kadar mutlu ŞebSel izlemek bünyeme fazla geldi sanırım. Hele de, son olduğunu bile bile.. Karışık duygular içerisindeyim çok... Bu bölüm kendimi Selim gibi hissediyorum o yüzden, mutluyum, şaşkınım, üzgünüm, kızgınım. Hepsi bir arada..



Selim demişken -artık ona beyaz atlı prens diyeceğim- bu bölüm gözümden kalpler çıkarak izledim her hareketini. Kıza bakarak sevgilisini çizmesiyle bizim gönlümüzü çalmışken, ters köşe yapıp reklam anlaşmasını imzalatmasıyla 'yok artık' dedik ekran karşısında. Hayır, çıtayı bu kadar yükseltmeyin sonra gerçek hayatta bulamıyoruz böylelerini. Olan bize oluyor...


O gemi bir gün gelecek...

Bu kadar güzel şeyden bahsetmişken araya KaiCan çiftini sıkıştırmazsam da olmaz şimdi. Pınar oyununu tıpkı bir satranç ustası gibi adım adım planlarken bizimkiler bir piyon gibi görevlerini yerine getiriyor. Bu oyunu bozsa bozsa Şebnem bozar diyeceğim ama umarım çok geç kalmaz. Bu dizidekiler zaten ne çektilerse aman o üzülmesin kendime saklayayım dedikleri için çektiler. Büyüğü küçüğü hepsi bir. Müfit Abi'ye hele inanamadım izlerken. Evlilik kurumuna ters yaptığı şey, biz kavramını daha anlayamamış ama yakında anlar umarım... Evlilik demek; hayat müşterektir kuralını kabul etmek demek çünkü.



Özgür için de bir iki kelâm etmezsem olmaz. Bu bölüm ortalıklarda pek gözükmedi. Ama dürüstlük konusunda en çok ağzı yanan o olduğu için bu sır saklama olayına en büyük tepkiyi o verdi. Tebrikler ona gidiyor. İlişki dediğin şey şeffaf olmalıdır diyor Kâinat, ilk kez onunla aynı fikirdeyim. Tamam, akıllar karışır ama sonra durulur. Böyle kandırılmaktan iyidir. Lafı açılmışken Selim sen ayakta uyumaya devam et. Şebnem senin Hülya ile öpüştüğünü biliyor. Direkt gözleriyle gördü. Bu konunun bahsi açılmışken umarım Selim'le de konuşur bunu Şebnem. İçimde kalmasın.

Başta da dediğim gibi karmaşık duygular içerisinde izlediğim bir bölümdü. O yüzden bu yoruma da yansıdı. Haftaya son kez görüşmek üzere. Bölümde emeği geçen herkesin emeğine sağlık.

Kitapkurdu
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER