Masterchef Türkiye: Âyinesi iştir kişinin lâfa bakılmaz!

Masterchef Türkiye: Âyinesi iştir kişinin lâfa bakılmaz!
Geçen sezon bir hışımla “Ya bu insanlar, birbirlerine nasıl bu kadar bağırabiliyor, bu cesareti nereden buluyor?” dediğim Masterchef yaz akşamlarını serinletmeye gelmiş. Alırız bir dal! Zira o eski halimden eser çok şimdi. Cemre’nin şampiyonluğu ile Masterchef, master master yüksek bir seviyede. Çünkü, değişiyoruz, görüyoruz, gelişiyoruz, kendimizi eleştiriyoruz.

(Yalan yok, bu kadar yumuşamamın bir diğer sebebi olan Kore yapımı Dinner Mate dizisidir. Çünkü yemek yapmak, yemek yemek, damak tadı kaderdir.)

*

Açıkçası Masterchef’in bu kadar erken başlayacağını düşünmemiştim. Bu erken başlangıç güzel de oldu aslında. Pandemi koşulları devam ederken, kontrollü sosyal hayata geçtiğimiz ve olabildiğinde evde kalmamız gereken bu günlerde rekabet dozu yüksek, bol kahkahalı, mutfak adına çok şey öğrenebileceğimiz bir Masterchef ilaç gibi gelecektir, diye düşünüyorum.

Geçen sezon Masterchef programıyla ekrana gelen ve seslerin lüzumsuzca yükseldiği anlar toplumların, ülkelerin, dünyanın genel bir insanlık sorunu, biliyorsunuz. E, iş yapıyorsunuz sonuçta. Hem de bir değil; iki iş birden! Hem mutfak hem de televizyon. Hem iyi ürün sunmak hem de izleyenlerin ekrana odaklanmasını istiyorsunuz. Sonuçta yemek yapmak ustalık, yaratıcılık ve yetenek gerektiren bir “sanat”. Barbaros Şansal bir YouTube programında yaratıcılığın asla demokratik bir şey olmadığını söylemişti. Gerçekten de bizim gördüğümüz Masterchef mutfağı da öyle bir yer. Yaratıcılık, herkese bahşeldimiş bir özellik değil. Diğer yandan televizyon ise hayır işi değil. İzleyeni tüm akşam boyunca ekranda tutmak, o hiç kolay değil. Yaptığınız ve yapmadığınız her şey anlık. İki saniye sonra izleyen için yoksunuz. Ömrünüz bir zap kadar. Stres de doğal olarak birken iki, ikiyken beş, beşken seksen oluyor. Çok normal. Peki, izleyici ekranda ne görmek istiyor? Hımm… Tabii ki kendi adıma konuşacağım. Akşam eve gelip, özellikle izlemek istediğim bir şey yoksa ayaklarımı uzattığımda beni eğlendiren programları izlemek istiyorum. Bir yandan da bir şeyler öğreneyim. Aradan zaman geçince “Ay ben bunu Masterchef’te görmüştüm. Bak, bunun içine azıcık tuz ekleyince tadı da daha güzel oluyor.” ya da “Kenarına da azıcık süs yapınca daha şık görünüyor, Masterchef’te gördüm.” demek istiyorum.

Rekabet mi? Bayılırız. Çünkü Âyinesi iştir kişinin lâfa bakılmaz/Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde. Yani Ziya Paşa burada diyor ki İnsanın yaptığı iş kendisinin de aynasıdır. İnsanın aklı ortaya çıkarttığı eserde görülür. Az tartışma, çok iş. Zaten yapacak işi olanın tartışmaya vakti de olmaz.

Ekran önüne geçen insanların hikayesini dinlemek de güzel. Onların acılarını ve/veya sevinçlerini paylaşmak. Çünkü acılar paylaşıldıkça azalıyor, sevinçler ise paylaşıldıkça büyüyor, öyle değil mi?

Ve saygı da acı gibi, mutluluk gibi her insanda olması gerekiyor. Kariyerimde doktora eğitimine kadar gelmiş, inandığın şeyin peşinden giderek kendime yeni kapılar açmış bir birey olarak tüm Masterchef şeflerine saygı duymak boynumun borcu. Zaten kariyerlerine bir şey de demiyorum, çünkü ne haddime! Gel gelelim bu sezon Mehmet Şef bir yumuşamış. Bir tatlı, bir bal olmuş. Evde kalmak yaramış, herhalde. Yeni sezonun ilk bölümü itibariyle bu tatlı-sert Mehmet Şef’i çok sevdim. Soner Şef her zaman gönlümüzün tatlı şefiydi zaten. Danilo Şef’e ise bir atasözü ile seslenmek istiyorum: Damirden gorksak tırene binmezıdik abijiim.

İlk bölümde ekranlara gelen yarışmacı profillerinden yola çıkarsak… Tekli elemelerde yine ve bol bol somon ve patlıcanlı yemekler göreceğiz sanırım. Ancak Asya Mutfağı da arkadan kaptırmış, hızını almış geliyor gibi gözüküyor. Göreceğiz! (Özellikle Kore Mutfağı ilgi alanımdır. Çok da güzel yaparım. Çok da güzel yerim. Somer Şef ile gözümüz üstünüzde olacak. Hehe!)

*

Özetle; geçen sezon ne olduysa, oldu. Yepyeni güzel bir başlangıç yapmamak için hiçbir engel de yok. Tüm yarışmacılara başarılar diliyorum. On binlerce başvuru içinden tekli elemeye gelerek, hayallerini gerçekleştirmek için attıkları her adım onlara yeni güzel kapılar açar. Tüm şeflere, sabır ve sakin geçmesini dilediğim bir sezon temenni ediyorum. Güzel yemekler yiyelim, güzellikle konuşalım. Tüm set ekibi için de emeklerinin karşılıklarını alacağı bir sezon diliyorum. Biz izleyenlere de keyifli seyirler! Ekran başında görüşürüz!



BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER