Hikâyede çok fazla
boşluk, çok fazla hata var ve ben gerçekten çok yoruldum bunları konuşmaktan.
Şahin'in kızının Ebru olamayacağını, çünkü yaşının tutmadığını söylemiştim
haftalar önce. Ama bir hatadır olmuş deyip devam etmiştim izlemeye. Şimdi
aniden, tam da Ebru'dan kurtulmuşken benim söylediğim ne varsa söyleyip konuyu
yine Şahin'in kızına getirdiler. Kimse kusura bakmasın ama ben buna twist diyemeyeceğim. Alenen hata yapıldı ve
şimdi hem onu toparlamaya hem de oradan yeni bir hikâye çıkarmaya çalışıyorlar,
benim gördüğüm bu. Üstelik hiç kimsenin Ebru'nun aslında kim olduğuyla ya da
Şahin'in esas kızıyla ilgilendiğini de sanmıyorum. O kızın Ayhan çıkması da
akla ilk gelen şey olur, umarım böyle bir kısa devre yaptırmazlar hikâyeye.
Ferhat, Ayhan'ı neredeyse hiç görmeyeceği bir açıyla oturmuş, aşk üçgeninden korkanlar için söylüyorum: Sıkıntı yok!
Ayrıca Şahin'le
buluşmaya giderken Namık çok emindi Ebru'nun Şahin'in kızı olduğundan, hatta
elinde DNA testi bile vardı, n'oldu o iş? Zaten Ebru'yu yanına alma, okutma
sebebi de buydu. Bunu da Namık'ın salaklığına mı bağlayalım şimdi?
Dizinin başında Ebru
ve Aslı çok iyi arkadaştı. Evet Ebru baştan beri biraz salaktı (Yiğit'in
"o kız toka bile takamaz" cümlesini hatırlasak bile yeter) ama Aslı
ile bir derdi olduğunu gösterecek hiçbir şey yoktu. Zaten Şahin'in kızı
olduğunu baştan beri biliyor olsa bile Ferhat Şahin'i vurana kadar Ebru'nun
meselesinin Aslı ile bir ilgisi yoktu, Aslı çok sonra dâhil olmuştu bu
hikâyeye.
Tamam, arada
senarist değişti, yeni senarist başka bir yolda yürümek istedi, eyvallah, ama
seyirci bunu takip etmek zorunda değil. Senaryoyu kim yazıyor olursa olsun,
seyirci tutarlılık bekler. Başka türlü karakterleri anlamamız mümkün değil. Bu
nedenle de "baştan beri oyun oynadım sana" diyebiliyorsa Ebru, bunun
ardındaki hikâyenin de bize anlatılması gerekir. Senarist değişti diye ben
neden sorularımdan vazgeçiyorum ki?
Azad Baba Yeter'i mi kesiyor?^^
Vildan'ın Ferhat'a
takıntılı olması konusuna da geri dönüverdik birdenbire. İlk bölümlerde Ferhat'a takıntılıydı Vildan, aniden bunu unutmuştu sonra. İçkiyi bırakmaya, evliliğine
tutunmaya, yeni bir başlangıç yapmaya pek hevesliydi. Hatta Aslı'yla yakınlık
kurmayı bile denemişti ve ben Vildan'ın samimiyetine yüzde yüz inanmıştım.
Şimdi Vildan da fabrika ayarlarına döndü anlamadığım bir şekilde.
Vildan'ın Ferhat'ta
gözü olduğunu baştan beri biliyoruz ama saplantılı bir âşığın hikâyesi gibi
sunulmamıştı bu konu. O nedenle değişme çabasına destek bulamadığı için eski
haline döndü de diyemeyiz. Eski Vildan uzaktan laf atardı belki ama Ferhat'ın
yanına sokulmaya çalışmazdı. Bir de, Vildan'ın aklından geçenleri Ferhat'ın
bildiğine dair bir şey de görmemiştik hiç. Ama bu bölümde Ferhat bunları
biliyor gibiydi.
Vildan madem bu
kadar saplantılı ve madem Ferhat'a yaklaşmaya cüret edecek kadar karartmış
gözünü, neden Cüneyt'i Ferhat'a değil de Namık'a ispiyonladı? Neden "odana
çık" diyen Ferhat'a "sen neden karının yanında değil de burada,
kanepede yatıyorsun" diyemedi?
Aslı'nın yaptığı
ameliyatta ölen adamla ilgili de benzer bir durum vardı, 5 yıl önce o ameliyatı
yapan uzmanın Aslı olma olasılığı yoktu, bir sonraki bölümde 3 yıl denmişti, en
son yine 5'te kalmıştık. Bakalım o konuya da dönülecek mi yeniden.
Azad'ın Şahin'in
intikamını almaya gelmiş olması da başka bir kısa devre olur. Klişelerden, akla
ilk gelen şeylerden beslenmemesini de seviyoruz bu hikâyenin, dilerim oradan
yürümezler.
Ayrıca ben Azad
Baba'yı gerçekten sevdim. Sahnelere zorla yerleştirilmiş gibi durmayan
hikâyelerini, bir bakışta Ferhat'ı çözümleyebilmesini, Namık'ın ağzına hiç
yakışmayan "evlat" sözcüğünü bütünüyle içten ve müşfik bir tavırla
söylemesini, bu haliyle kimselere güvenmeyen Ferhat'ın ona birkaç günde
ısınabilmesini çok sevdim. Azad'ın başka bir planı olmasına, esas yüzünü henüz
göstermemiş olmasına ve ileride bir gün Ferhat'ı gafil avlamak için fırsat
kolluyor olmasına lafım olmaz. Yeter ki konu Şahin'e ya da Ebru'ya bağlanmasın.
Yazı devam ediyor...