Ve Gülbahar Sultan… Ona da veda ettik bu bölümde. Şehzade
Bayezid’in katli sonrasında Sinan Paşa ile birlikte 4. Murad ve Kösem Sultan’dan
intikam alma planları yapan güçten düşmüş valide, son hamlesini yaparak ve
davası uğruna kendisini de feda ederek ayrıldı diziden. Üstelik ironiye de
bakın ki, Muhteşem Yüzyıl serisinden gelip geçmiş belki de en katışıksız kötü
kadın karakteri olmasına rağmen, Kösem Sultan’ın son bölümlerde iyiden iyiye
zirveye çıkmış olan kötülüğü, zalimliği ve manipülatifliği karşısında basbayağı haline üzülüp
acıyacağımız bir noktaya da gelerek öldü. Zindanlarda kırbaçlandığı sahnede,
nefret etse bile, kim üzülmemiştir ki haline?
İstediğini elde edemedi ve 4. Murad’ın kardeşlerini
katlettiğini, oğlunun intikamını nihayet aldığını sanırken tam son anda aslında
öyle olmadığını öğrenerek hevesi kursağında gitti. Ancak ölürken duyduklarıyla
bile Sinan Paşa’ya eliyle işaret ederek, bu dünyada kendisi tanık olamayacak
olsa da en azından seyirciler için oğlunun davasını yarı yolda bırakmadığını, Sultan
Murad’ın kardeşlerini değilse bile oğullarını öldürerek Bayezid’in intikamını alacağını
gösterdi. Tam bir dava kadınıymış gerçekten. Karakteri seven, içinin yağları
eriyecek olanlar varsa rahat bir nefes alabilirler yani.
Sibel Taşçıoğlu ve Gülbahar Sultan performansı 2. sezonda
izlemekten en çok keyif aldığım detaylardandı. Ancak bir karakter olarak
Gülbahar Sultan da benim açımdan Muhteşem Yüzyıl Kösem projesinin hakkıyla
anlatılamayan karakterleri arasına girdi. Geçmişi çok belirsiz, haftalar boyunca
bir sürü fırsat yaratılabilecekken bir-iki zayıf ipucu haricinde Kösem Sultan’la
düşmanlığının temelleri ve sebepleri adam akıllı anlatılmaya nedense hiç zahmet
edilmeyen, sadece dümdüz kötü olan, gözünü bile kırpmadan kötülük saçan, acımasız bir karakter olarak
kaldı. Bu yönüyle bana biraz 1. sezondaki Giray Kardeşleri hatırlatıyor.
Onlar için de tek bir sahnede sarfedecekleri iki-üç tane replikle “şu yüzden Osmanlı’da
esir olarak tutuluyorlardı ve bu yüzden Şahin Giray Osmanlı tahtını ele
geçirmeye bu kadar hevesli, hırs ve nefret küpü bir adamdı” diyebileceklerken, böyle ufacık detaylarla güzelce anlatıp sevdirebilecekleri karakterlerin
arka plan hikayesini bölümler boyunca inatla anlatmamayı tercih etmiş, Şahin Giray’ı ve bitmek
tükenmek bilmeyen hırsını anlamlandırmayı biz seyircilere bırakmışlardı. Aynısı
Gülbahar Sultan için de oldu.
Bu kadar bölümdür herhangi bir sahnede “1. sezonda Kösem
Sultan, Gülbahar Sultan’a şöyle şöyle bir kumpas kurup padişahın gözünden
düşürmüştü, şöyle şöyle yapıp onu saraydan sürdürmüştü, bu yüzden Gülbahar
Sultan Kösem Sultan’a bu kadar ölümüne düşman” diye karakteri anlatmak ne kadar
zor olabilirdi ki? Ama yapmadılar. Kösem Sultan’a bir düşman lâzımdı işte,
gerisini çok kurcalamayın dediler resmen. O cariyeleri nasıl kendisine fedai
yapıp da saraya sokabildi sormayın dediler. En nihayetinde Gülbahar Sultan da
sırlarıyla göçüp gitti ne yazık ki.
Temelleri bu kadar boş olan bir karakteri
bu kadar güzel ve başarıyla, kanlı canlı bir şekilde canlandırdığı için Sibel
Taşçıoğlu’nu iki kere tebrik etmek gerek bence. Ancak bu kadar ete kemiğe büründürülebilirdi Gülbahar Sultan. Emeğine sağlık gerçekten.
Gelecek bölümde gerilimin dozu daha da artacak gibi
görünüyor. Şehzade Bayezid’den sonra Şehzade Kasım da 4. Murad’ın katlettirdiği
kardeşleri arasına girecek. Bir tane kardeşinin öldürülmesine tanık olan ve o
günden beri iyiden iyiye korkularının esiri olmaya başlayan Şehzade İbrahim, şimşirlikte
kapalı geçen yıllarında yanında yoldaşı olan, gece kabuslarla uyandığında
omzunda teselli bulduğu kardeşi Kasım’ın katledilmesine de tanık olduktan sonra
o dönülmez yola girecek ve aklını kaybedecek.
Bu hafta izlediğimiz bölümün bile karanlığı ve sertliği
bünyelerimizi yeterince sarsmışken, Kasım’ın katledilmesini ve İbrahim’in
delirmesini izlemeye nasıl dayanacağız bilemiyorum. Zaten sezonun geri
kalanıyla ilgili en çok da bunu merak ediyorum. Şu anda bile atmosfer o kadar
kararıp sertleşmiş bir halde ki, sezon bitene kadar diziyi daha ne kadar
karanlıklaştırabilirler diye düşünmek ürkütüyor resmen. Finalde sağlam nakavt
edilecekmişiz gibi bir his var içimde ya, hadi hayırlısı ^^
Bol gerilimli seyirler :)