Merhaba, ben Hülya. Her yere yetişebilen Hülya.
Bölüm boyunca Hülya’nın çeşitli sahnelerde çeşitli tepkilerine şahit olduk. Çocukluğuna özlem duyan Hülya, yemek yapmayı bilmeyen Hülya, yemek yapmayı gerekli görmeyen Hülya, kamuflajlı operasyonları özleyen Hülya, kamuflajlı operasyonlarda gezen Hülya, kocasına üzülen Hülya, Hint dansı yapan Hülya, ailesinin dağılışıyla endişelenen Hülya… Hepsi öyle tanıdık ve hepsi öyle samimi ki birine bile sakil duruyor diyemem. Bir anda kek, pasta yapıp bir sonraki sahnede peruğu kafasına geçirdiğini gördüğümde “Ne oluyor?” dememem hep bundan. 

Burcu Biricik efsane! Ve giyindiği, kuşandığı Hülya Çamoğlu Cevher karakteri gönlümde hep efsane olarak yer edinecek. Burcu Biricik, yepyeni bir yaşını kutlayacak bu hafta. Her yeni yaşında Hülya kadar soluksuz izleteceği karakterlere büründüğünü göreceğimize eminim. İyi ki. <3

Hülya'nın Cambaz'la tanışması da bölümün efsane sahnelerinden biriydi. Çok güldüm, çok eğlendim! Ama kadın pırıl pırıl parlıyor girdiği ortamda, Cambaz donup kalmasa şaşardım.

Kötülüğünden keyif alabildiğim kötüleri severim. 

Hülya’nın Kerim’e oynadığı oyunun ardından düştüğü durumu düşündüm bu akşam. Hazer ve babasını izlerken hem de. Hayat Şarkısı’nın bu hissini çok seviyorum. Karakterlerin birbirlerine görünmez bir iple bağlı olmasını, birine dokununca diğerinin hareket etmesini…

Çöz bakalım düğümleri Hazer Torunbaş.

Hazer’i hiç sevmedim, hep içten pazarlıklı bir karakter olarak yaklaştım ona. Başına gelecek her şeyi hak ettiğini düşünmeme rağmen o soruyu sorduğunda üzüldüm. Hazer, sevgisiz bir babanın evladı. Ve korkarım ki oğlu da aynı onun gibi olacak. İpek, oğlunun gözü önünde dayak yedi diye oğlunu annesinden ayıran Hazer’e o tokadı atmak yakıştı mı? Yakışmadı.

Merhaba, ben Defne. Ben replikli oynuyorum, biliyor musunuz? 

Çocuklar, bu hikayenin yapı taşları. Öyle ki Hazer-İpek aksını hareketlendiren bile bir çocuk oldu. Haliyle Bahar’ın anne diye ağlamasının üzerine destan yazabilecek kadar şey hissettim bu hafta. Bahar’ın sürekli olarak annesini araması ne kadar yerinde ve doğruysa kolayca ikna olması da o kadar tutarlı. Normalde çocuklar tutturur ama Bahar o kadar özel bir çocuk ki onunla iletişim kurabilmek dünyanın en kolay şeyi olsa gerek.

Merhaba, ben de Kerim baba. Baba olmak çok güzel bir şeymiş. 

Kerim Cevher, sen baba olmayı bekliyormuşsun. Büyümek, olgunlaşmak, hayatı daha iyi anlamlandırabilmek için baba olman gerekiyormuş. Muazzamsın.

Kerim, babalığı tattıkça evlat olmayı da öğrendi bir yandan. Nerede o “Babam nerede?” diye bağıran adam, nerede babasını görür görmez elini öpen, ona her şeyin güzel olacağını hissettiren adam. Kerim ve Bayram Bey’in sahnelerini izlemeyi öyle seviyorum ki.

As bayrakları!

İyilikle, güzellikle, tedirginlikle, korkuyla bir bölüm daha geçti. Öyle güzel bir yerde kaldık ki, Hüseyin’in yüzündeki mutluluk benim yüzüme de yapıştı kaldı. Gelecek hafta Torunbaşlar’ın attığı düğümler nasıl çözülecek bakalım.

Hüseyin'in yüzündeki gülümseme beni de rahatlattı ama bölüm boyunca da söylendim durdum. Hüseyin, sen ev satılmadan araştırma yaptırmayı neden düşünmedin? Batmak üzereyken derdin neden mangaldı? Bu rahatlığın sebebi ne? Bazen zamanında sevdiğim Hüseyin'le bu Hüseyin aynı mı diye düşünmüyor değilim. Standartlarınızı düşürmemenizi anlıyorum ama neden mangal da mangal? Gerçi bu sorumun cevabını Arda verdi de ben yine de biraz daha düşünceli ve telaşa kapılmış bir Hüseyin görmek isterdim.

Emeği geçen tüm Hayat Şarkısı ekibinin emeklerine sağlık...

Ve yönetmenlerin şahanesi, Hayat Şarkısı’nın muazzam rejisiyle bizi her hafta büyüleyen Cem Karcı’nın doğum günü bugün. İyi ki sen! Setinden huzur taşan, gönül rahatlığıyla arkana yaslanıp izleyebildiğin işlerin; mutlulukla dolu günlerin olsun! İyi ki doğdun!
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER