Bu arada Müjgan Hanım’ın, Galip Kozcuoğlu esareti altında
geçen kayıp yıllarını düşünüp Nihan’la özdeşleştirince ister istemez Hakkı
Bey’le de Kemal’i özdeşleştirdim bir an. Müjgan Hanım’ın ona karşı hislerinin
ne boyutta ve ne yoğunlukta olduğu biraz muallak olsa da, o Müjgan Hanım’ı çok
sevmiş. Öyle ki; onun çocuğunu sakladı, yetiştirdi ve zamanı geldiğinde sevdiği
kadının intikamını almak için hem o çocuğun hem de kendisinin hayatını
harcamaktan çekinmedi. Ama öncesinde o da Müjgan’ı, Kemal’in Nihan’ı
sahiplendiği gibi sahiplenseydi, ısrarla hiç yılmadan yanında olsaydı, her
koşulda ona destek olup umut aşılasaydı Müjgan Hanım tüm bunları yaşamaktan
kurtulur muydu acaba? Bunu bilmek hiçbir zaman mümkün olmayacak elbette ama
Kemal’in Nihan’a desteği ve sadakatinin boyutunu ve bunun nasıl kıymetli bir
şey olduğunu bu karşılaştırma neticesinde anlayabiliriz.
Herkes Kemal kadar sabırlı, dirençli olamayabiliyor. O
yüzden Kemal Nihan için gerçekten çok ama çok büyük bir şans. Uçurtma tepesinde
buluşup geleceğe nasıl da umutla baktılar, birbirlerine, kurdukları güzel
hayallerle güç verdiler... Son iki bölümdür eskisinden daha da umut dolu, daha
da inançlılar. Kemal’in bu hali, Nihan’a her koşulda umut aşılaması olmasaydı,
demoralize olduğu anlarda onu sık sık “Pes etmek yok, inancını kaybetme.” diye
yüreklendirmeseydi, Nihan da zincirlerini kıracak gücü kendinde
bulamayabilirdi. Nihan’ın gazeteciler karşısında, kuzu kuzu Emir’in
istediklerini söylemeyeceği belliydi de nasıl bir açıklama yapacağını da merak
etmiştim. Magazin diliyle söylemek gerekirse; gündeme bomba gibi düşen
açıklamalarda bulundu. Emir bu bombanın yıkıntılarını nasıl toparlayacak, yoksa
kasırga olup ortalığı daha beter mi dağıtacak, göreceğiz.
Her ne kadar, Emir’in Nihan’la ilgili yalan haber
yaptırmasını sevmesem de, talimatla haber “üreten” basına yapılan bu ince
dokundurmayı çok sevdim. Yalnız kabul etmek gerekir ki Emir’in bu hamlesi
oldukça bel altıydı. Nihan için bir sürü şey söylenebilir, yaptığı hatalar
tartışılabilir ama Nihan’ın anneliğine laf ettirmem! Haklı bir dokundurma
yapılan bir diğer konu da, sağlık sektöründeki şiddetti. Kemal ve Nihan
hastanede Ozan’ın doktorunu ararken hemen bulabilir, o hasta yakınının doktora
saldırdığı sahne hiç olmayabilir ve bu durum hikayeden hiçbir şeyi eksiltmezdi.
Ama kısacık da olsa varlığı, insanların hayatlarını kurtarmak için zaman ve
emek sarf eden insanların uğradığı haksız muameleyi de hatırlattı.
Şimdi gönlümde bir bayram sabahı sevinci var.
Bölümün tek yüz güldüren gelişmesi de Ayhan ve Leyla
arasında yaşandı. Ne zamandır başkalarının dertleriyle ilgilenmekten kendi
ilişkilerine bakamayan ikili, birden atak yaptı. Doğrusu Ayhan’dan böyle bir
evlilik teklifini şu aşamada beklemiyordum. Ama çoluk çocuğu toplayıp, onların
masum enerjisini de arkasını alarak, acemice ettiği teklifi o kadar çok
beğendim ki… “Var mısın benimle bir Türk filmi olmaya?” nasıl içten, nasıl güzel
bir tekliftir öyle? Leyla, önceki kötü tecrübesi yüzünden teklifi reddeder ve
Ayhan’ı çok üzer diye bir an korktum gerçi. Ama neyse ki verdiği cevapla
hepimizi mesut etti. Ayhan’ın da sevinci görülmeye değerdi. Tez zamanda
kursunlar yuvalarını, bari onların yüzü gülsün.
Çünkü birkaç haftadır Kemal ve Nihan cephesinde, aşk dozajı
düşük bölümler izliyoruz. Geçen hafta bir dans sahnesiyle, bu hafta da bir
flashbackle aralarındaki aşkı vermeye çalıştılar. O soğukta ışıl ışıl
aydınlatılan ormana, Nihan’ın hayatını şenliğe çeviren Kemal’e, insanı her gün
aşka inandıran hallerine bayılsam da doyamadım. Yalnız Kemal’in ilişkilerin
eskimemesi için anlattığı formüle ben de çok inanıyorum; “Arkadaş, sırdaş olmak. Yalan söylememek, gereksiz yere çekip gitmemek.”
Bir ilişkinin hayat arkadaşlığına dönüşebilmesi için kadınla erkeğin arasında
aşk hissiyatının yanında biraz da yol arkadaşlığı olması gerektiğini
düşünüyorum. El ele o yolda yürümeye, o yoldaki engelleri aşmaya gönlü ve
isteği olmalı insanın. Bunlar yaşandıkça o aşk da, ilişki de güçlenir, zamanla
doğası gereği eskise bile aşınmaz. Aksi takdirde günden güne tükenirler. Yalnız
sen Nihan’dan bir sır sakladığın için kendini sakın kötü hissetme Kemal’cim,
sır saklamak konusunda seni en son suçlayabilecek kişi Nihan. Malum, kendisi önce Ozan’ı,
ardından da Deniz’i saklayarak bu konuda yıllar içerisinde master degree
seviyesine geldi.
Şimdi Kemal yeni bir sınavla karşı karşıya. Kardeşinin
ölmesi ihtimalinin, dillendirdiği kadar kolay kabul edilebilir ve de acısız bir
şey olmadığını, onun canıyla gerçekten sınandığı zaman içinin nasıl acıyacağını
yaşayarak görecek. Toprağından söküp atmayı istediği çiçeği bu sefer yaşatmak
için çırpınacak, bir yandan da Nihan’ı kollayacak. Senaristler yardımcısı
olsun, ne diyeyim?
*Ajda Pekkan, Bir yabancı gibi