Neden bu kadar sertsin?
Zeynep konusunda bir beklemediğim tepki de Nihan’dan geldi. Evet, Nihan Zeynep’i hiçbir zaman sevmedi, çünkü Zeynep onun biricik kardeşini aldattı, duygularıyla oynadı. O yüzden ona karşı sempatisinin ve anlayışının olmamasını anlayabiliyorum. Ama Ozan’ın öldürülmesi konusunda hemen onu suçlamaya bu kadar teşne olmasını da beklemiyordum. Sanki Nihan hazır çok da sevmediği birinin katil olma ihtimali doğmuşken buna çok da sorgulamadan inandı gibi geldi bana. Nerede masumiyet karinesi? Hani aksi ispat edilene kadar herkes masumdu?

Üstelik daha da fenası bu ihtimali kendisi kadar çabuk kabullenemeyen Kemal’e karşı da sert ve tavizsizdi. Kemal’e “Duygularını bırak ve öyle düşün.” dedi ama kendisi de Ozan’ın işlediği cinayet konusunda duygularını hiçbir zaman bir kenara bırakamamıştı. Halbuki Ozan’ın öldürdüğü kız da birilerinin kardeşi, birilerinin evladıydı. Ama ona karşı asla şimdi Zeynep’e davrandığı kadar katı değildi, hemen kestirip atamıyordu. Hatta “Ozan hapishaneye dayanamaz, bu onu öldürür.” düşüncesiyle Emir’in komplosunu kabul etti, yıllarca Ozan’ı korumak uğruna hem kendi hayatını hem de dolayısıyla Kemal’in hayatını harcadı. Yani kendisi zamanında tamamen duygularıyla hareket edip kendi kardeşini korurken, şimdi Kemal’den aksi yönde bir davranış bekledi. Bu ne yaman çelişki anne? Ayrıca bir parça da bencillik. Ne oldu benim caanım çiftime yahu? Bu hafta neden kendilerine uymayan tavırlar sergilediler?

Zeynep’in bu konuda hukuki olarak bir suçu varsa tabii ki cezasını çeksin, ama Zeynep katil diye o kadar üstüne gidildi ki ben katil olmadığına ikna oldum (İmza: Bol ters köşeli dizinin ters seyircisi) ve başından beri Zeynep’in katil çıkmamasını isteyen biri olarak bu durumdan da son derece hoşnudum. Bütün işaretler onu gösteriyor ama her şey bu kadar çabuk ortaya çıkmış olamaz. Dizinin fıtratına ters.


Evlat acısı bambaşkaymış...

Vildan’ın hâlâ yer yer Ozan’ı anması, bu konuda içinde yanan ateşin hiç küllenmemesi çok gerçekçi, çok insani. Çok sevdiğin birini kaybetmenin acısı hiç geçmiyor çünkü. İnsan elbette ki hayatına devam ediyor ama o kaybın sızısı da mutlaka hissediliyor. Zamanın tamamen iyileştiremediği tek yara bu belki de. Sadece güzel anlarla üstünü örtüyor ama unutturmuyor. Her ne kadar bu durumun, Nihan’ın Ozan’ın katilini bulma konusundaki azmini ve motivasyonunu perçinlemek için sık sık dillendirilip sıcak tutulduğunu düşünsem de aslında olması gereken duygu devamlılığı bu. Mesela aynı devamlılığı Fehime Hanım ve Hüseyin Bey’de, Deniz konusunda da görmek isterim. Neticede Deniz onların torunu ve çok özlüyor olmaları lazım. Hadi Fehime Hanım’da daha evvel bunu yer yer gördük ama Hüseyin Bey, Deniz’in kendi torunu olduğunu öğrendikten sonra hiçbir özlem belirtisi göstermedi. Oysaki gece yatak odalarına çekildiklerinde, Deniz’in kendilerinde olan o tek fotoğrafını birlikte okşayıp ona dair konuşabilirler. Aynı şekilde Kemal de cinayet peşinde koşarken Deniz’i bu bölüm biraz boşladı. Halbuki bu insani duyguları gördükçe karakterler benim gözümde karton olmaktan çıkıp daha etten kemikten hale geliyor ve onlarla aramda iletişim/empati kanalları kuruluyor.

Emir’i de en çok vicdanının su kaynattığı zamanlarda seviyorum galiba. Hatta mümkünse motor hararetten komple yansın istiyorum. Motoru ısıtan da her hafta tek bir cümlesiyle Müjgan Hanım oluyor, iyi ki de oluyor. Geçen hafta Emir’i “Sen Galip Kozcuoğlu olmuşsun.” diyerek delirtmişti, bu hafta da Deniz üzerinden Nihan’a kurduğu oyun için “Ben beğenmedim oğlum.” diyerek gene hassas noktasından vurdu. Böyle böyle Emir’in bujileri aşınacak, vicdanındaki hararet artacak inşallah.

Müjgan Hanım’ın sahalara dönmesine çok seviniyorum. Çok bekledik gerçi bunun için ama değdi. Bir an Galip Kozcuoğlu’ndan kayıp yıllarının intikamını almaktan korkacak diye endişelendim ama Asu’ya bunu istediğini söyleyince çok mutlu oldum. Adam hem karısını balkondan aşağı atlamaya zorladı, atlamak istemeyince arkasından itekledi, hem de yıllarca iyileşme ihtimali varken uyutulmasına neden oldu. Yaptığı kötülüklerin cezasını çekmeli ve Asu’yu bir tek bu konuda destekleyebilirim. Yalnız Emir’e söylediğin “Evlat olsan sevilmezsin.” cümlesini de sana aynen iade ediyorum Asu’cum. Senin kendinden haberin yok galiba. -.- Emir’in tüm kötücüllüğüne rağmen tuhaf bir şekilde sevilesi bir tarafı, bir şeytan tüyü var. İnsan bir şekilde ona acıyor, yer yer sarıp sarmalamak istiyor. Esas seni kim, niye sevsin?

Yazı devam ediyor.
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER