“Gelenlere, gidenlere
Gönülden sevenlere
Ümidi yeşertenlere
Kavganın, barışmanın
Zamanla yarışmanın
Değerini bilenlere”
Çaycısından kostümcüsüne, yönetmeninden yapımcısına, sosyal medyasından cast direktörüne, oyuncusundan kanalına… Her bir anında emeği geçen herkese tek tek “Selamlar Olsun.”
Veda etmem pek de kolay olmayacak. Hani çok sevdiğin eşyanı eve gelen misafir çocuk kırar da üzülürsün. Hani sevdiğin takım en mutlak galibiyeti kaçırır da kahrolursun. İşte bu da bir nevi öyle. Sevdiğin diziyi bir daha izleyemeyecek olman. Elbette başka bir yerde karşına çıkabilirler. Bir şekilde denk gelebilirsin. Yalnız aynısı asla olmayacak.
Önce bıraktığım yerden bölüme geleyim. Sonra beni bıraktıkları yere.
Oyun içinde kalmıştık öylece. Ve 28. bölüm bir oyunla geldi. Sanki yeni bir dizi başlıyor. Sanki ilk defa ofisi görüyoruz. Sanki kurulan kocaman dünya yeni başlıyor. Oysa sağ alt tarafta “Final!” yazıyor. Boğaza bir yumru yerleşmiş şekilde izlemek pek de kolay değildi. Yine de son bölümün öyle güzel enerjisi vardı ki en listelerine not edilebilecek türden. Oyunu kabul eden İrem ve oyun kurucu Yiğit. Bunu oyunu bozan Tuna. Çünkü o baştan beri her daim Deniz üzülmesin istedi, mutlu olmasını diledi. Yiğit’in hasta olduğu gerçeğini ne Deniz’den ne Simya’dan saklaması olmazdı. Tam da kendine yakışanı yaptı ve asıl macera burada başladı.
Laz kaptan ile yardımcısı eşliğinde Balcı çifti^^
Yiğit’in ameliyat öncesi motivasyonu Deniz’den geldi. Tekne nikahı teklifi Deniz’den geldi. Güzel bir gün yaşanması için elinden geleni yaptı Deniz. Çünkü Deniz sevdiğini üzemez, üzmemek için değil miydi ilk gün karşısına çıkamamış olması…
Ofistekilerin desteği, Simya’nın desteği, Tuna’nın iyileşip Yiğit’in yanında olması ameliyat öncesi güzel enerji demekti. Yiğit’i iyi tanıyan ekip arkadaşları onun sevdiği şeylerden oluşan demeti sundular. Bunlar hep Yiğit'i sevmekten, hep yanında olmak istemekten. Yiğit ameliyattan çıkamasa bile umut dolu olması gerekliydi. Hastanın en önemli ihtiyacıdır motivasyon. Ve Deniz Aslan. En zor anında İrem’i aradı gözleri. Yiğit’i herkes motive ederken Aslan Deniz tek kalmamalıydı. İrem büyük jeste karşılık veri ve hastanede Deniz’in gücü oldu. Yalnız burada ben Deniz’in yerinde olsaydım İrem’in yanına gitmezdim. Çünkü o anda zor durumda olan Deniz. Yanına gelip gücüne güç katması gereken, koşup sarılması gereken İrem idi. Zaten Deniz ne çektiyse hep bu aşırı iyi niyetinden çekti.
Tuna gibi sevmek beeee^^
Ve Tuna. Yiğit’in zaaflarını söyleyerek onun güçlü olmasını istedi. Son saliseye kadar vazgeçmemesi için destek oldu. Çünkü sevdiğini kaybetmeyip kötü hücrelere meydan okuyabilirdi. İşindeki başarısı sağlığına da geçmişti. Çünkü Yiğit Balcı olmak bunu gerektirir.^^ İşte bu yüzden fedakâr adam Tuna. Sevdiğini sevdiğiyle mutlu görmek isteyen Tuna Ertürk kalplerde kalacaksın.
İlk aşk kavuşmasını, mutlu son yazmasını bekliyorduk. Yani aksini düşünen yoktu değil mi? Sadece olayın gidişatını bir görecektik. Kimler nerelerde? Kiminle? Neler yapıyorlar? Neler oldu? Ne kadar zaman geçti? Geçen zaman değiştirdi mi insanları?
Yazı devam ediyor...