Pamuk Deniz’in Emir’le olduğu
sahne kadar, babasıyla ilk karşılaştığı sahnesi de son derece etkileyiciydi.
Kemal, Deniz’e öyle güzel baktı ve Deniz de onun parmağını öyle sıkıca tuttu
ki, ben onları tanışmış sayıyorum. Kısa bir andı ama tez vakitte bir şekilde devamının
getirilmesini diliyorum. Deniz’in bir yaşını doldurmasını beklemeyelim
mümkünse. Geçen hafta, Nihan’ın hamileliğini ve kızıyla iletişimini biraz daha
görmeyi dilemişken bu hafta hem bunu izlemek hem de Kemal için tuttuğu günlüğü
görmek benim çok hoşuma gitti. Yaşanan onca şeye rağmen Kemal’in Deniz’in
babası olduğunu unutmayarak, ondan habersiz geçirdiği her günün bir kayıp
olduğunun bilinciyle oluşturulmuş özenli bir telafi hediyesi o. Öfkesine
yenilmeden mantığının sesini dinleyen bir annenin hediyesi… Kemal’in eline
geçeceği anı sabırsızlıkla bekliyorum.
Ben Emir gibi, ilk fırsatta
tehditlerine boyun eğip kızına koşmadığı için Nihan’ın anneliğinin
kardeşliğinden kötü olduğunu söyleyemem. Emir onu, Ozan’ın hapse girmesiyle
tehdit ettiğinde ilk başta kolay gözüken yolu seçmişti. Oysaki o yolun ne kadar
da yorucu ve yıpratıcı olduğunu bizzat yaşadı. O gece, 5 - 6 sene sonra bu noktaya
geleceğini söyleselerdi belki de Emir’le evlenmeyi kabul etmezdi bile. O yüzden
görmüş geçirmiş insanların tecrübesi ve direnci vardı başlangıçta onda. Bir
yandan kızının acısını sessizce yaşayıp onu bulmak için olmadık kapıları
çalarken, diğer yandan da sevdiklerine karşı rol yapmaya çalıştı, anlatamadı
derdini kimselere. Dedektif zaten dandik çıktı, anında yakayı ele verdi. Bir
umut olarak gördüğü komiser de, herkes gibi, Emir’e boyun eğdi nedense. (Sahi
neden?) Bu sefer Kemal, ilk değil “son” umuttu; alaycı sözlerine, imalarına
rağmen Nihan, Emir’e boyun eğmektense Kemal’e boyun eğmeyi tercih etti. Annelik
ona pek bir yakıştı yahu.
Pamuğum...^^
Kemal’in Nihan’ı -layığına mahkum
ederek- kalemini kırdığı sahnenin ise biraz şov olduğunu düşünüyorum. Nihan’a
yardım etmemeyi seçmesine kızamam; Nihan’ı kardeşinin ve babasının ölümünden
sorumlu tuttuğu adamdan yardım isteyecek ve bu uğurda her türlü bedeli ödemeyi
kabul edecek kadar çaresizliğe düşürenin ne olduğunu merak etmemiş olabilir.
Mahkemede verdiği ifade üzerine ona çok kırılmış ve artık bu kara sevdanın
yörüngesinde dolanmak istemiyor da olabilir. Ama bunun için Nihan’ın gururunu
kırması mı lazımdı? Nihan onun yaptığı imalara zaten göğüs gerdi ama üstüne bir
de Kemal’in onu kıskançlıktan delirteceğini bildiği için Asu kartını oynaması
hiç şık bir hareket değildi. Bu açıdan Nihan’ın mahkemede verdiği ifadeyle Kemal’i
yaralaması ile Kemal’in Asu’yu ön plana çıkartan tiradıyla Nihan’a bıçağı
saplamasını eşit ve adil bulmuyorum.
Hadi Kemal can acısıyla böyle bir
oyuna girmiş, Nihan’a çok da inanmadan o sözleri sarf etmiş diyelim. Peki ya
Asu’nun o gövde gösterisinde ne işi vardı? Yani Kemal’in Asu’yu orada sırf,
Nihan’a vuracağı darbenin şiddetini ve yol açacağı acının katsayısını artırmak
için bulundurduğu belliydi. Daha bir gece önce, sevdiği adamın kendisiyle
yakınlaşırken suretini gördüğü kadına karşı böyle bir organizasyonda rol
almayı, bir kadın nasıl kabul eder? Çok aşık olmak ve aşkı uğruna mücadele
etmek ile gurursuz olmak arasında baya kalın çizgiler var bence.
"Yönümü kaybettim arar dururum..."
“Dilini
bilmediğim bir ülkede gibiyim. İçimin nasıl yandığını anlatamıyorum. Sanki
kayboldum. Cüzdanım, pasaportum kayıp! Sağım solum yok! Belki dövülmüşüm,
üstelik kan kusmuşum. Sanki koşmuşum kan ter içinde. Son anda adımımı atmışım
karaya, ayağımı bastığım toprak ayrılmış ana karadan. Huzurum, soluklandığım evim,
her şey paramparça…”*
Hikayenin en başında Nihan,
yaptığı Emir tercihiyle Kemal’i hiç istemediği bir yola sokmuş, Kemal kendi
tercih etmediği bir hayatı yaşamak durumunda kalmıştı. Bu sefer de aynı şeyi
Kemal yaptı. Nihan’a yardım etmemeyi seçerek onu yeniden Emir’le birlikte olma
yoluna itti. Nihan da bir müddet kendi tercihleriyle oluşturmadığı bir hayatı
yaşayacak. Madem ki sen bilmeden de olsa Nihan’ın kızına kavuşmasına engel olup
son hayallerini de yıktın, şimdi ben de senin kalemini “taammüden hayal
öldürmekten” kırdım Kemal Soydere. Ben hücre cezası vermem ama bu sefer de
benden beraat etmen gerekecek.
*Sevgi Yılmaz