Destuuuuuuurrrrrrr!!! Muhteşem Yüzyıl Kösem
Hazretleriiiiiii…
Ne demişler… Sabreden derviş muradına ermiş… Son iki
haftadır ağır aksak ilerleyen geçiş bölümleri izlettikten sonra, Kösem ekibi
kendilerinden bekleneni fazlasıyla vererek sezonun zirve noktalarından biri
olan 18. bölümle geri döndü. Böyle bir yapımdan beklenen hemen her türlü
duyguyu seyircisine yaşatan, reklamsız 2 saat 20 dakika uzunluğundaki süresini
zerre kadar hissettirmeyen, bilakis hiç bitmesin istenen bölümde, bir süredir
gerçekleşmesi beklenen idama tanık olduk ve dizinin lokomotiflerinden Derviş
Paşa’ya veda ettik. Gereksiz ajitasyona başvurmadan, ağlaklaşmadan ama sadece
on sekiz bölümdür tanıdığımız bir karakter için yeteri kadar da çarpıcı bir şekilde,
yani tam tadında bir veda oldu.
Tenim esmeeeer, esmer ister... Esmer sevdim herkes hayran, esmer yarim yaradana kurban... Ağalar, haber salın. Akşamki eğlenceye Rober Hatemo da gelsin, karşılıklı kurtlarımızı dökelim bakalım ^^
Bol övgüyü hakeden bir bölüm izledik gerçekten dün akşam.
Ben de elimi korkak alıştırmayacağım ve söylenmesi gereken ne varsa söylemeye
çalışacağım. Ancak öncelikle bir konuya değinerek başlamak istiyorum ki, son
derece beğendiğim bir bölüm olsa da yorumlarken durduğum nokta daha iyi
anlaşılsın.
Baba- Oğul ve Kutsal Ruh adına Papaz Aziz Derviş Mehmet Cenapları.
Geçen haftaki yazımda Derviş Paşa ve Handan Sultan
ikilisinin imkansız aşk hikayesinin artık yavaş yavaş dizinin senaryosunu
tıkamaya başladığını ve fazla uzatmadan artık bir sonuca bağlanmasının dizinin
önünü açmak adına daha hayırlı olacağını yazmıştım. Hâlâ böyle düşünüyorum.
Buna rağmen Derviş Paşa’nın ölümünün yine de fazlasıyla erken geldiği
kanaatindeyim. Bu aralar olmasını bekliyorduk evet ama bu kadar da çabuk değil.
Daha iki bölüm önce vezir-i azamlık koltuğuna oturan kendisinin bu makamda yaptığı hiçbir şeye tanık olamadan, görev süresince yaptığı usulsüzlükler bahane edilerek öldürülmesini izledik. Vezir-i azamlığı döneminde yaptığı yolsuzluklar ve halkı kendine düşman
etmesine sebep olan uygulamalarıyla, kısacası vezir-i azamlık dönemiyle ilgili çok
daha detaylı bölümler izlememiz gerekiyordu bence.

Bunu öldürmeye gerek yok beya, adam zaten ölmüş. Boynunda kılıç gezinirken totosunda pireler uçuşan asker mi olurmuş? Hımmmmm, boynu da hiç fena değilmiş aslında, tam kanını dökmelik ^^
Gerekiyordu ki, Ahmet’in kendisini idam etmesinin sebebi
aslen babasının, yani bir Osmanlı padişahının, öldürülmesinin sorumlusu olması olsa
bile, bu sebepten önce kendisine bahane ettiği bütün o diğer yolsuzluklar,
usulsüzlükler ve kibirlerin Ahmet’in Derviş’e olan güven duygusunu iyiden iyiye
sarsmasını, dahası bir padişah olarak kendisinin adil yönetim kıstasına gölge
düşürmesinin yarattığı öfkeyi çok daha iyi görebilelim, bu ölüme giden yolun
taşlarının döşenmesini daha iyi sindirebilelim.
Bir değil, en azından iki bölüm
daha işlendikten sonra öldürülmesi senaryodaki altyapının tam anlamıyla
oluşturulabilmesi için gerekliymiş bence, neden bu kadar acele edilmiş
anlamadım. Sebebi yeteri kadar makul olsa bile yine de Ahmet’in bu idama ferman
vermesini izlerken, daha birkaç sahne önce ateşin başında “güven” konusunda
Derviş Paşa’ya hesap soran kendisiyken, asıl güvenilmez olanın da yine kendisi ve yıllardır
babası gibi sevdiği bir adamı bile bir anda gözünü kırpmadan yok edebilecek
kadar “samimiyetsiz” bir karakter olduğu duygusu oluştu bende ister istemez.

Uyyyyy...Bre zındık velet...
Bu detayı bir kenara bırakırsak, bölüm geri kalanında
gerçekten kusursuz denebilecek güzellikteydi. Heyecanlandık, güldük,
duygulandık, büyülendik…Ekran karşısında seve seve feda ettiğimiz iki buçuk –
üç saatimizin karşılığını sonuna kadar aldık. E daha ne isteyelim? Türk dizi
sektörünün sezon sonu cliffhangerları (canavarları diyebiliriz) yazmada
genellikle bayağı bir çuvalladığını düşündüğümüzde açıkçası sezonun geri
kalanında, sezon finali de dahil olmak üzere, dün akşam izlediğimiz bölümden
daha kuvvetli bir bölüm izleyebilecek miyiz emin değilim. İnşallah korktuğum
başımıza gelmez ve daha bile iyilerini izleriz. Daha iyisi olmasa bile en
azından bu bölüm kadar iyilerini.
Yazı devam ediyor...