Beni ağlattın ya Hacı Ağa, Allah da sana gün yüzü göstermesin. Sevenlerin kalbi kırılmaz :((
18. bölümün parlayan yıldızı ve kalbi hiç kuşkusuz Tülin Özen’di. Mehmet Kurtuluş, Derviş Paşa rolünde dizinin ilk bölümünden beri zaten seyircinin tartışmasız favorisi konumunda olan iki oyuncudan biriydi. Özen’in döktürmesi ise bu bölüme kısmetmiş. Bölümün en başında Hacı Ağa’nın ihanetini öğrendiği zaman yaşadığı acıyı ve yıkımı, peşi sıra gelen isyan duygusunu ve elbette ki Derviş’le olan en son sahnesindeki ilân-ı aşkını ve sevdiği adamı ona hissettirmeden zarafet içinde ölüme uğurlayışını mükemmel oynadı. Özellikle bu son sahnede, dizinin müzikleri içerisinde internette “Yadigâr” ismiyle bilinen müthiş Aytekin Ataş bestesinin en doğru anlarda kullanılması da seyirciyi kendinden geçirdi.


Hani o bırakıp giderken seni, bu öksüz tavrını takmayacaktın...Hani eyyyyy gözyaşım, akmayacaktın...

Tülin Özen’in gösterisinin bununla kalmayacağı belli. Zira tarihte önce vefat eden aslında Handan Sultan. Derviş Paşa daha sonra vefat ediyor. Hatta Avusturya’yla yapılacak olan Zitvatoruk Antlaşması’nı bile görüyor. Ancak dizi tarihte yine bir oynama yaparak Handan Sultan’dan önce Derviş Paşa’yı yolcu etmeyi uygun gördü. Dramatik etkiyi artırabilmek için olsa gerek, tıpkı Pargalı İbrahim Paşa’nın ölümünden sonra Hatice Sultan’ın yaşadığı yıkımı iliklerimizde hissettiğimiz gibi Derviş Paşa’nın ölümüyle de Handan Sultan’ın yaşayacağı yıkımı iyice bir izletmek istiyorlar anlaşılan. 

Bu da demek oluyor ki Tülin Özen kadrodaki diğer oyunculardan biraz daha rol çalacak önümüzdeki bölümde. Doğum ve ölüm tarihleri gibi detaylarda (en azından Derviş Paşa örneğinde olduğu gibi tarihi kesin olarak bilinenlerde) bu tür keyfi oynamalar yapılması benim pek hoşuma gitmese de, dramatik etkiyi güçlendirmek açısından gerekli görüldüğü belli. Mehmet Kurtuluş’tan yana bir şüphemiz olmasa da, sevdiğinin arkasından ruhen yıkılıp darmadağın olan taraf olarak acı çeken kadınları izlemek daha bir dokunaklı, daha bir garantili klişe oluyor ne de olsa.


- Agucuk gugucuğum, kediciğim benim ^^ Valla sendeki yardımcı oyuncu karizması kimselerde yok Elizabeth. Aferin kızım, öğrettiğim gibi. Öyle her çağıranın yanına gitmeyeceksin, kendini ağırdan satacaksın. Ama bu İskender abi çok iyi bak, onunla istediğin zaman oynayabilirsin. Tamam mı canım?
- Miyaaaaavvvv....

Dizinin diğer önemli sac ayağında, yani Safiye Sultan ve oğlu İskender cephesinde de artık taşlar yavaş yavaş yerine oturuyor, satranç tahtası oyuna hazır hale geliyor. Büyük sır ortaya çıktı, daha payitahta dün gelen Hümaşah Sultan bile kardeşinin kim olduğunu öğrendi. Safiye Sultan’ın ve İskender’in öğrenmesinin de eli kulağındadır. Ondan sonra seyreyleyin gümbürtüyü. Şatafatlı bir “Hapishaneden Kaçış” izleyeceğimiz daha şimdiden belli oldu gibi. Kaçış sonrasında da İskender’in annesini bir yanına, Celaliler’i diğer yanına alarak Sultan Ahmet’le karşı karşıya gelecek olması büyük ihtimal gibi görünüyor. Hatta 1. sezon finali bu şekilde bile olabilir. Tarafların birbirine kılıç çekmesiyle. 


Bu küpeler Avrupa sosyetesinde çok revaçta Bülbül Ağa. Illuminati modası deniyor. Her şeyi gören göz. 

Yalnız bu sırrın ortaya çıkmasına dair anlam veremediğim bir ölüm oldu, o da tılsımlı gömleği yazan ve okuyarak sırrını ortaya çıkaran Selahattin Dede’nin ölümüydü. Tahminen sırrı koruyabilmek adına böyle bir şey yaptı Bülbül Ağa ancak Selahattin Dede Safiye Sultan için o gömleği hazırlayan ve belli ki zaten onun tarafında olan biriydi. Sırrı ortaya dökmesinin de bu nedenle geçerli bir sebebi yoktu. Buna rağmen neden öldürülmesine gerek görüldü anlamadım. Ne güzel nur yüzlü bir amcaydı. Birileri de ölmesin şu dizide, değil mi?


- Benim hatundan uzak duracaksın İskender, yamuk yapmayacaksın. Dinime imanıma doğrarım valla seni!!
- Nereden senin hatunun oluyormuş len, yürrüüüüüü....

Bu noktada dizinin ilk büyük tanıtım teaserında ve sonrasında ilk altı bölümün jeneriğinde kullanılan Ahmet vs. İskender sahnesini de anmak istiyorum burada. Her sahnesi bir Caravaggio tablosu gibi çekilen, estetik ve zarafetin her tarafından aktığı ve yönetmenliğini Umur Turagay’ın yaptığı bu teaserın görüntüleri dizinin açılış jeneriğinin çoğunu da oluşturuyor bildiğiniz üzere. Bunlardan bir tanesi de Ahmet ve İskender’in Avrupa’lı krallıkların genç prensleri gibi kılıç tokuşturdukları sahneydi. Açılış jeneriğinin en şık sahnelerinden biriydi ancak arka planda Anastasia Tsilimpiou yürürken göründüğü için Beren Saat’in diziye girdiği bölümden itibaren bu kare maalesef jenerikten kaldırıldı.

Aslında Ahmet ve İskender’in hem dostane kılıç talimlerini, hem de İskender’in gerçek kimliğinin ortaya çıkmasıyla birlikte iki rakip olarak karşı karşıya gelecek olmalarını simgeleyen bu harika kare keşke jenerikten hiç kaldırılmasaydı ve Anastasia Tsilimpiou görünmeyecek şekilde düzenlenerek ekranda tutulmaya devam edilebilseydi. Jeneriği her hafta izlerken eksikliğini hissettiğim ve üzüldüğüm bir karedir. Yazık oldu.


Yazı devam ediyor..
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER