Ömer İplikçi'ye çok kırgınım ve de kızgınım...

Galo ve hayatımıza girişi ile ilgili isyanımdan sonra, daha fazla çatlamamak için “söylemezsem çatlarım” bölümüne geçiyorum. Buyursunlar..

● Diyelim ki Ömer ve Defne'nin sahneleri toplam 10 dakika. İşte bunun 9.5 dakikası ağır çekimle merdivenden çıkan Ömer iplikçi ve "Muhtemel Aşk" şarkısı. Sanırım ekibimiz şarkıyı çok sevdi, playlistte takılı kaldı. Sayelerinde biz de o kadar sık maruz kaldık ki şarkıyı 10 saniye dinleyince Ömer gibi ağır çekimde yürümeye başlıyoruz.

● Bir kere Defne neden o davete gitmedi? Bölümün son yarım saati ben Defo falan göremedim, alıcılarımın ayarları ile mi oynasaydım n’apsam? Elçin Sangu başrolden figüranlığa geçiş mi yaptı? Hayır, bu bölüm Derya'yı daha çok gördük, ayrıca Sadri Usta ve Ömer daha çok sarıldı da ondan şey ettim yani. Varsa öyle bir durum bilelim?

● Ve şu anlamlandıramadığım, son derece gereksiz gelen "Ay alev aldı buralar" havası. O kadar sıktı ki.. Durduk yere bizim çiftimize bir şeyler oluyor sonra zaten muş. İnanın en ufak bir beklentim de yok fakat tamamlayamayacağınız işlere de girmeyin bence, bu "yangınlı" sahneler çok sıktı.

Galo'yu başımıza saran Sinan seni de unutmayacağız...        

● Bir  ricam var ama çok büyük. Barış Arduç'u azıcık uyarsanız da Ömer hayatındaki tüm kadınlara böyle aşkından ölecekmiş gibi güzel bakmasa? Yani azıcık kontrol etsin, bir ara Şükrü Abi'ye bile aşık sanıyordum ben onu. Hal böyle olunca Ömer'in  Defne'ye aşık bakışları inandırıcı gelmiyor.

● Fikret Galo’yu  göreceğiz diye heyecan yaptık. Ne diye seyircinin duyguları ile oynayıp, her göbüşlü amcayı Galo zannettiriyorsunuz! Zaten yine sonunda hüsran..

● Büyüksün Yasemin Reis! Sıkıcı Ömer ve Defne aşkından sonra böyle heyecanlı bir ilişki iyi oldu. Fakat malesef Sude is coming. Artık o küpeleri alıp, Yasemin'e ne yapar bilemiyorum. Şirketi bile batırtabilir hırsından.

● Koriş yine bizim Koriş... İyi ki de öyle. Bu bölüm yine formunda idi. İlk sahnedeki romantizm ancak bu kadar sevimli bir şekilde bölünebilirdi. Ve bir kez daha altını fosforlu kalem ile çiziyorum. Defne ve Koray sahneleri artsın, enerjileri o kadar güzel ki.. İzlerken olduğum yer de sırıtıyorum. Bu arada Koray'ın Ömer'in hayatına girenleri daha doğrusu giremeyenleri saydığı yerde “Şebnem'in benine” vurgu yapmasına baya ciddi şekilde kahkaha attım, çok iyiydi.

● Kiralık Aşk evreninde zaman biz dünyadan farklı herhalde. Altı ay yatak döşek yatması gereken Alp, zıpçıkdı gibi ayakta idi, geçmişler olsun!

● Ahahahahahahahahaha. Şükrü Abi! Nero'yu kitledi, derdinden tasasından. Şu adama hak ettiği değeri verin, koskoca Şükrü Abi şamar oğlanına döndü.

● Nihan ve Serdar ya yering! Dizinin gerçek hayat ve ilişkilere dair yaşanılanları yansıtan tek ikili. Oh mis ya!  Tartışmalarını falan keyifle izliyorum ben.

● Türkan Teyze nerede? Normal şartlar altında nasıl izin verdi onu bile düşünüyorum ama boş beleş sahneler izleyeceğimize bir alo deseydik Türkan Sultan'a.

Yeşil ne idi Sinan? By Yasemin

● Peki ya, Yasemin’in elbisesi yeşil mi? Hayır yani o yeşilse ben 21 yıldır yanlış renge yeşil diyorum.

Zaten dizi mi izliyoruz, mehter takımını mı uyarlıyoruz anlamadım. Hiç mi mutlu olamayacağız biz, hiç mi yüzümüz gülmeyecek? Yahu iki bölüm güzel eğleniyoruz, şakalar, komiklikler, Defne-Ömerler havada. Sonra hoopp kötü kötü olaylar. Kavuşturmayın, bakın Allah adı verdim kavuşturmayın şu çifti. Sonrasında ne zaman başımıza bir felaket gelecek diye paranoya ettiniz seyirciyi. Velhasıl, nereye gidiyoruz asla anlamıyorum. Hani böyle elinizde bir sürü iş vardır ama hangisini tamamlamanız gerektiğini bilemezsiniz, efil sefil etrafa bakarsınız. İşte bence senaryo o durumda. “Öyle değil, her şey planlı” derseniz o zaman daha fena çünkü seyirciye bu hissi vermiyor. seyirciye o hissi veriyor. 

O minnacık Anka kuşunu buraya bağlamak bana zekice ve ince düşünülmüş  bir detaydan çok, "konu sıkıntımız var ne yapsak da yeni bir çatışma çıksa" havası gibi geldi. Dizinin başlangıç noktası Defne ve Ömer iken konumuz nasıl bu kadar dallandı budaklandı anlamış değilim. Bu bölüm komedinin önde olduğu ama sonunda kurdeşenler döktüren öylesine bir bölüm oldu benim için. Bütün bir hafta boyunca elmanın gizemini arttıran ve sonra muş gibi yapan bu haftayı pek içime sindiremedim de.

Son mesaj, Ömer İplikçi'yi hemen hovarda halinden romantik prens moduna alın. Yoksa bütün Kiralık Aşk kadınları olarak isyana başvuracağız, ben de önde flama sallayacağım. Sağlıcakla kalın. Ha bir de elma yemeyin, sinir yapar. Bize bu hafta ayvalar yaraşır... Şaka şaka, Ömüş bu Defne’sine ihanet etmez. Yani umarım.. Hepinize mutlu haftalar..

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER