artık daha da dikkatli olurdum. Ariel ve Smith’i Irak’a yolladı. Zira Hoca’nın girişimlerini durdurmak gerekiyor. Fakat bu son şansları ve son şansı kalanın pek şansı kalmamıştır. Smith’in “ben yeniden halife olmam” repliğine bayıldım. Oysa halifelik ona çok yakışmıştı.
Altay hocam iyiymiş. Kurşun sıyırmış geçmiş. Fakat hastane sahnesinde ödümüzü kopartan Rose oldu. Elif’e yaklaşırken kaçırmasını görmemek için gözlerimi kapatmak istedim ama yapamadım. Neyseki Rambo Safiye, Tilki’nin ardından Rose’u da etkisiz hale getirdi. Rose’nin pekmezini göremedik ama yine de bir süre kendine gelemeyecektir.
Buyur sana yılbaşı hediyesi olarak biblo aldım^^
Asya’nın keyfi yerindeydi ama Meryem yine tadını kaçırmayı başardı. Şu dizide Meryem kadar soru soran karakter yok. O kadar yargılayıcı ki karakterden soğuyacağım artık. Asya ne yapsın? Klasik çıkışlarından birini daha yaptı. Fakat keşke durumu didikleyen bir Meryem olsaydı. Yusuf’da da durmak yok. Önce Öktem’e sert çıktı ki duygularıma tercüman oldu. Kalk artık kalk!
Sonrasında avken Meryem’i şaşırtarak avcı oldu ki o noktada Polat mayasına sahip olduğuna bir kez daha ikna oldum. Pişirilme şekliyle ve müdahalelerle iki farklı karakter ortaya çıkmış olabilir ama maya aynı maya… Yusuf’un DNA için saç örneği toplaması bir bölüm içerisinde ondan beklemeyeceğim ikinci mantıklı hareketti. Anlaşılan Yusuf’un yine akıllı olma dönemleri gelmiş. Saflaşacağı dönemlere kadar bu anların keyfini sürmek lazım.
Belki cismimizle değil ama hissimizle biz de oradaydık.
Hastanede herkesin iyi olduğu anlaşıldığı anda Cahit’e gelen telefonda konunun Süha Baba olduğunu yüzünden anladık. İsmail Aydın’a gerçekten muazzam bir uğurlama yaptılar. Onların vesilesiyle biz de İsmail Aydın için birkaç kez “amin” deme fırsatını yakaladık. Var olsunlar. Uzun bir zamandır Kurtlar Vadisi Pusu hakkında yazılar yazıyorum ve gelen yorumlarda en çok dile getirilen şey çıkan bazı karakterlerin hiç hatırlatılmamasıydı. Bununla ilgili vefasızlıkla dahi suçlayanlar oldu. Vadi, vefasız olmadığını İsmail Aydın’ı anma şekliyle bir kez daha herkese ispatlamış oldu. Elbette biz neyi, neden yaptıklarını bilemeyiz ama belli ki hatırlanmayanların da, hatırlananların da hep bir sebebi var. Bu konularda artık Vadi’nin seçimlerine saygı duymamız gerekiyor.
Ariel ve Smith’in son bir şansı kaldığından bahsetmiştik ama Hoca’yı ara ki bulasın. En sonunda Mervan’ı yem yapmaya karar verdiler. Çok akıllıcaydı. İki tarafa bağlılık gösteren aşiretler toplanacak ve bir orta yol aranacak. Sonrası ise tabii ki pusu… Smith’in attığı pusu nefis bir şekilde Cahit’e tosladı. Bu adamın başarısızlıklarına bayılıyorum. Yine sinirden küplere binmiş bir halde çekilmek zorunda kaldı. Vallahi izlerken gözlerim doldu. Hoca nihayet yoluna atılan pusuya rağmen ilk defa adam gibi korundu.
Artık kaçırılmaktan rahatsız olmuyorum. Bilakis sıkıcı bürokrat hayatıma renk katıyor.
Biz öyle sanıyormuşuz… Zaten Mervan ellerindeyken aşiretinin arıza çıkarmamasından işkilleniyordum ama nasıl bir satış olacağını bilmiyordum. Mervan güya Ariel’lerin yerini söyledi ve Cahit’lerle beraber baskına gitti. Yani hocayı en sağlam koruyacak olan adamları yanına alarak yalancı bir koşu yaptı. Futbolda iyi forvetler bunu hep yapar. İleri doğru koşarken önce sağa veya sola doğru ilerler ve onun sağa veya sola ilerlediğini gören rakip defans oyuncusu duruma göre pozisyon alır ama forvet top ona atılmadan maksimum 2-3 saniye önce kendini ayarlayıp birden aksi yöne koşu yapar ve bomboş, markajsız bir şekilde topu bekler. Mervan iyi bir forvet gibiydi. Hoca’yı savunmasız bıraktı.
Bu baskın sonucunda ne olacağını bilmiyorum. Hoca’yı mutlaka alakacaklar amma velakin öldürülecek mi yoksa esaret ve rehine takası gibi bir şeyler mi olacak, bekleyip göreceğiz. Anlayacağınız Hoca’yı yine koruyamadılar. Neyse ki ellerinde Mervan var ama Mervan’a biçilen değer nedir onu hiç bilmiyoruz işte… Sonuçta Cahit’lerin eline bırakıp “reisinizi Polat Alemdar ve Türkiye öldürdü!” demek de var.
-: Bu yaşıma geldim, böyle çirkin sandık görmedim. +: ben bakamıyorum bile...
Bölümün en önemli gelişmesini en sona sakladım. Zaten yemeğin en güzel yerini de hep sona saklarım. Bir sandık ve toplantı muhabbeti almış başını gidiyordu ki sandığın nihayet açılacağını öğrendiğim andan itibaren tek beklentim ve umudum bölüm içinde o sahneyi görmekti. Vadi aklı bizleri üzmek istememiş. Amon’u temsilen, Algis ve Ra’yı temsilen daha önce görmediğimiz bir adam oradaydı. Sandık açılmadı ama davetliler listesinin olduğu 13 mühürlü zarf açıldı. Bu aralar “dünyayı yöneten beş aile var” muhabbetleri her yerde dönerken 13 mühür vurulması enteresan oldu. Bu mantıkla minimum 12 hanedanlık var demektir. Davetliler listesini göremedik ama Karun'un “Polat Alemdar’ın bu listede ne işi var?” sorusu bana uzun zamandır özlediğim o Vadi şoklarından birini yaşattı.
Şimdi, Polat bir hanedanlık kurmak istiyordu ama bununla ilgili somut adımları bir türlü atamıyordu. Dolayısıyla bileğinin hakkıyla o listeye girmiş olamaz. Onu o listeye yazan biri var. O da bence Polat’dan asla vazgeçmeyen Amon’dan başkası değil. Safiye'de harekete geçen o kan hala işe yarıyor. Polat toplantıya elini kolunu sallayarak katılmayacaktır. Dolayısıyla sanırım geçmiş sezon finallerinden birinde olduğu gibi bizi bir başka şekilde Polat’ın kaçırılma hikayesi bekliyor. Hani tabuta koymuşlardı, gözünü Halep’de açmıştı falan…
Kim kimi masaya oturtur o hiç belli olmaz işte..
Bence o listedeki diğer isimlerden biri de Bay Ferdinand. İki hanedanlık da aynı yere kurulmak isteniyor. Ferdinand’a böylesi geniş yol verilmişken Amon’un Polat’ı tercih etmesi Ferdinand’ın arkasında aynı zamanda Ra olduğunu bize gösteriyor. Yani Polat- Ferdinand mücadelesi eskiden Dünya’ya göre bir Türkiye Süper Ligi mücadelesiyken artık Şampiyonlar Ligi aşamasına çıkacak. Polat bu noktada Amon ile belli şartlarda yeni bir uzlaşı sağlar mı, yoksa yedi düveli karşısına mı alır sorusunun cevabını heyecanla bekleyeceğim. Vallahi heyecan bastı heeeee…
Kurtlar Vadisi Pusu 276. bölüm hem kısa vadeli yeni krizleriyle hem uzun vadedeki yeni soru işaretleriyle muhteşem bir şekilde bitti. Dağıstanlı'nın en azından bir süre gelecek olması da her şeyin üstüne Ünal Aysal çileği gibi kondu. Bölüm 133 dakikaydı ve normal şartlar altında buna deli isyan ederdim.. Fakat böylesi güzel bir hamleden sonra bu defalık sessiz kalacağım. Yine de 100 dakikaların askerleri olduğumuzu belirtmek isterim. Meşaleleri yakın, nefis bölümler yakın!.. Son olarak dün Necati Şaşmaz beyin doğum günüydü. RaniniTv ailesi olarak biz de buradan doğum gününü kutluyor, sevdikleriyle sağlık ve huzur içerisinde upuzun bir ömür diliyoruz. Nice mutlu yıllara...
Haftaya görüşürüz.