2015 Mart ayının sonları. Gurbetteyim ve televizyona bir
hayli ırağım. Çok sevdiğim The X-Files yeni bölümleriyle geri dönecekmiş diye
söylentiler okuyorum. Hazır böyle rivayetler varken dur bir baştan izleyeyeyim şunu
diyorum. Nedense birkaç bölümden sonra gerisi gelmiyor. 40 dakikalık dramayı
bile izleyecek sabrım yok demek ki, zorlamıyorum. Sonra internette nereden
karşıma çıktıysa bir Poyraz Karayel videosu izliyorum. Sanırım içinde Zülfikâr
ve küresel sermaye muhabbeti olanlardan. Sonra bir tane daha, bir tane daha
derken, dizi hakkında hiçbir fikrim olmamasına rağmen alakasız bölümlerden
parçalar izlerken buluyorum kendimi.
Yok bu böyle olmayacak deyip ilk bölümden
başlamaya karar veriyorum. Zamanım çok, anlaşılan o ki Türkçe bir şeyler duyma
ihtiyacım daha da çok. Bir bakıyorum
birkaç gün içinde yayımlanan 13 bölümü bitirmişim. Sonradan anlıyorum ki bu
benim sömestr tatilinde eve geldiğimde televizyonda tanıtımını görüp “o ne
biçim isimmiş öyle ya, bıkmadılar böyle saçma diziler yapmaktan” deyip bir
hışımla kanalı değiştirmeme sebep diziymiş. Önyargı kötü bir şey, evet.
Sonrasında eldeki stok tükenince, mecbur her hafta eş zamanlı takip edip,
hikayede giderek artan merak unsuruyla birlikte her yeni bölüm fragmanını
heyecanla beklediğim, her bölüm sonrası ekşi sözlük’te entry yazmaktan kendimi
alamadığım günler başlıyor. Arada kaliteli diziler yapılmış olsa da 2008’te
Hatırla Sevgili bittikten sonra böylesine bağımlısı olduğum başka bir dizi
olmamıştı.
Peki niye bu kadar sardı ismiyle bana ortaokul coğrafya
derslerimi hatırlatan bu dizi? Bir kere tempo yüksek. Yer yer 2 saati aşan
yersiz uzun bölümlere sahip ama herhangi bir Türk dizisinde sezon finalinde
ancak çözülecek olaylar Poyraz Karayel’de hiç uzatılmadan en fazla iki bölümde
sonuca bağlanıyor. Konular çok çeşitli. Yan karakterler konu mankeni değil,
bizatihi hikayelerini merakla izleten ve çoğu zaman ana karakterlerin önüne
geçecek şekilde başarılı kurgulanmış karakterler. Oyunculuklar çok başarılı,
bütün oyuncular rollere cuk oturmuş. Kurguda ve sahne geçişlerinde de bir orijinallik
söz konusu, ki bu da dikkatin dağılmasının önüne geçen etkenlerden bir tanesi.
Dizinin senaristi Ethem Özışık sağolsun, Türk dizilerinde nadir görülen (Ezel,
Behzat Ç. akla gelen tek tük örnekler) foreshadowing ve plot twist’ler de gördük
sezon boyunca defalarca.