It’s Okay That’s Love: Evet, aşk böyle bir şey olmalı!

Hırçın kızlar itina ile ehlileştirilmiyor.

Yerli dizilerde sıklıkla karşılaştığımız, Amerikan dizilerinde de zaman zaman bizi kızdıran durum bu dizide yok. Nedir o durum? Şöyle: Kül Kedisi masalını bilirsiniz değil mi? Kadın, prens kendisine aşık olsun diye baştan ayağa değişir, değiştirilir. Pek çok yerli dizilerde ve bazı yabancı dizilerde esas kız, esas oğlanın aşkı ile değişir. Aşk da ilişki de cinsellik de erkeğin isteklerine göre kurgulanır. Aslında “gerçek aşk” diye izlediğimiz şey erkeğin aşkıdır. Erkek, diğer kadınlar arasında farklı gördüğü, “inatçı, hırslı” kadını (yazar bunu kendi ayakları üzerinde durabilen, güçlü kadın olarak okuyor) alır ve onu bir kediye çevirir. Doğal olarak da geriye hırçın kızların (isteklerinin ve hayallerinin) sadece külleri kalır. Evli çocuklu ve de mutlu finalleri olur. 

 "O prens bu evden gideceeeek!"

Bu dizide ise ilişkide herkes eşit. Ne hırçın kızların özellikleri törpüleniyor ne de esas kadınlar esas oğlanları aşkları ile iyileştirmeye uğraşıyorlar. Jae Yul ile Hae Soo aşık olurken, aşık olduklarında, “ben” olmaktan vazgeçmiyorlar. Birbirlerinden farklı olan özelliklerini, lego parçaları gibi birbirlerine uyumlu hale getirmek yerine, aşık oldukları kişiyi anlamaya ve onun sınırlarına saygı duymaya çalışıyorlar.

Bunun en güzel örneğini Jae Yul 13. Bölümde şu replikle özetledi: “Biz ayrı ayrıyız ve birlikteyiz.” Tüm geçmiş yükleri ile birbirlerine ön yargı ve gurur ile bakmayan esas kadın ve esas erkeğimiz var.

Bu ne demek? İlişkide önce “sen ve ben” sonra “biz” var. Ne ben seni kendi dünyamda eritiyorum. Ne de sen beni kendi hayallerine göre yontuyorsun. Farklılıklarımızla güzeliz! 



BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER