Benim bir meslek hastalığım var. Ben bir sosyo-lokum : ) Eğer kafam çok yorgun değilse, dizilere “sadece”
kurgu diye bakamıyorum. Akademinin getirdiği alışkanlıklarla beynim analizlere
başlıyor. Bu zamana kadar Kore dizilerinde bu alışkanlığım beni delirtmedi.
Aksine o diziye daha da bağlanmamı sağladı. Çünkü dizilerin karakter kurguları ve anlatılan hikayeler o kadar sağlam ve eleştirel kurulmuş ki
kadın ve erkek karakterleri seyrederken mest oluyorum.
İşte buradan yola çıkarak son dönemde izlediğim, It’s Okay That’s Love dizisini neden
beğendiğimi dilim döndüğünce anlatmaya çalışacağım. Dizinin ismine aldanıp bu diziyi “sıradan” romantik
komedilerden sanmayın. İsminin gölgeleyemeyeceği önemli şeylere dokunan bir hikayesi var.
Jang Jae Yul (Jo In
Sung) obsesif bozukluğu olan ünlü bir yazardır. Aynı zamanda bir radyo
programı yapmaktadır. Son kitabı ile ilgili katıldığı bir televizyon programında Ji
Hae Soo (Gong Hyo Jin) ile tanışır.
Hae Soo üniversite hastanesinde psikiyatri bölümünde çalışan bir doktordur. Hae
Soo, aynı bölümünün baş hekimi ve bir arkadaşı ile ortak bir evde yaşamaktadır.
Jang Jae Yul ağabeyi ile yaşadığı bir sorun sonrası tek başına yaşamak
istememektedir. Hae Soo ve arkadaşları ile birlikte yaşamaya başlar. Bu
noktadan sonra Jae Yul ve Hae Soo arasındaki ilişki bize, aşktan öte çok başka yerlere uzanan, yan karakterlerin de konuyu derinleştirdiği çok güzel bir hikaye anlatmaya başlar.
Peki, bu dizi neden izlenmeli? Gelin birlikte
bakalım. İlerleyen sayfalarda diziden tüyolara denk gelebilirsiniz,
terlikleriniz saklı kalsın, tedbirli tıklayın :)