Ziyan edilmiş kurgusal hayatlara dair sayıklamalar...
09 Mayıs 2015
Seyit -Şura | Kurt Seyit ve Şura
Büyük bir aşk hikayesi anlatılacaktı.. Uçana kaçana konan Seyit, küçücük bir kadına aşık olacak sonra da ilk virajda onu satıp başka aşklara yelken açacaktı. Hikayenin ana fikri bu ise başarılı olundu. Şura ve Seyit çeşitli programlar aracılığıyla müdahale edilmiş fotoğraflarda birbirlerine çok yakışan iki oyuncu tarafından canlandırıldı. Kıvanç Tatlıtuğ ve Farah Zeynep Abdullah.. Duran kareler medyaya servis edildiğinde hayran kaldığım bu kimya ilk tanıtımlarda patladı. O zaman yazılarımı takip edenler kaygulandığımı, vaad edilen tutkulu aşkı göremediğimi ama muhtemelen yayın acelesiyle bir tanıtım zaafına düşüldüğünü dile getirdiğimi hatırlayacaklardır. Öyle değilmiş.
Bu seriyi izlerken aklımda daima şu soru işareti vardı. Bu kadar yüksek bütçeli işe kalkışırken iki başrol oyuncusunu yan yana getirip, yönetmenin kurmayı planladığı dünyanın demosu kurularak pilot sahneler çektiler mi? Reji kuracağı dünyanın dilinden emin miydi? Çünkü iki oyuncunun duran karelerdeki uyumu, hareketli sahnelerde tuzla buz oluyordu. Bu uyumsuzluğu kadro ilan edildikten, çekimler başladıktan sonra görmek ve hikayeyi, karakteri, oyuncunun plastik malzemesini evirip çevirmenin bedeli daha ağır değil miydi?
Elbette bu hikayenin yaratıcı muhatapları oluşabilecek her türlü krizle baş edebilecek kadar deneyimli, donanımlıydı. Ne yazık ki bazan evdeki hesap çarşıya uyamıyor. Mücbir sebepler sizi topluca Reyting Şeytanı'na kurban ediyor. Sonuç olarak da Seyit ve Şura elele verip ziyan edilmiş karakterler listesinde baş köşeye kuruluyor.