Ziyan edilmiş kurgusal hayatlara dair sayıklamalar...

Gülümser- Benim Adım Gültepe

Gülümser 80'li yılların ta kendisiydi aslında.. İzmir'de, kenar bir mahallede ayakta durmaya çalışan, kocasız yaşayan ve üstelik de kendinden küçük bir adama aşık olan bir kadındı ve ekranın görüp görebileceği en güzel karakterlerden biriydi. Kağıda dökülen hali ekranda da savunulabilseydi Gülümser, Türk Dizi Tarihi'ne damgasını vuran unutulmaz karakterlerden biri olacaktı. Saçlarını uçuşturarak, memelerini sallayarak yürüyüşünü ilk gördüğümde çok ama çok heveslenmiştim. Nihayet Gülümser, 80'lerde küçük ve karanlık sokaklarda yükselen, gerçek "mahalle baskısı"na karşı dik durmaya azmetmiş bütün kadınların ekranda bir temsilcisici olacaktı ve etiketlere verilen amansız var'olma savaşını anlatacaktı.

Gülümser saçlarını savurduğu, sokakta dalgalanarak yürüdüğü için "hafif" damgasına maruz bırakılarak yaşayan, büyüyen hatta mahalle bakkalı tarafından bile "orospu" gözüyle bakılan o genç kadınların derdine de tercüman olacaktı, evet. Olmadı. Dizi reytin listesinde parlak bir başlangıç yapamayınca matematik şaştı. Önce hikaye dolayısıyla da karakter içine kapanıp, ağlak ve sıradan bir mağdureye bağlandı. Olgun Kadın- Genç Adam aşkından hemen vazgeçildi. Gülümser her bölümde sanki az sonra Halil'in tecavüzüne uğrayacakmış ve adamdan aslında tiksiniyormuş gibi görünmeye başladı. Zaten hiçbir biçimde umutkâr ip uçları gösteremeyen hikaye böylece -ve bence- en sağlam kalesinden yara aldı. Gülseren de karakter mezarlığının tozlu raflarında baş köşeye kuruldu. RIP...
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER