Her sezon klasikleşen oyunların arasından zevkli olanları seçmek bir bakıma monotonluğun içinden cımbızla çekmek demek. ABD menşeiili versiyonu izlerken "Neden bizde bu tür kapsamlı oyunlar yok?" serzenişleriyle, ahlar vahlarla geçiyor. Orada üst düzey efor gerektiren aynı zamanda zeka oyunlarını da içinde barındıran, hem fizik hem IQ isteyen komplike oyunlar var. O seviyelere ulaşmak umuduyla diyor ve en zevkli bulduğum üçüncü oyuna geçiyorum. "Kelebek Gibi Uç Arı Gibi Sok" adını verdiğim bu oyunun gerilim dozuyla beni çeken bir cazibesi var. Çemberin içinde, rakiple karşı karşıya fakat gözler kapalı. Amaç rakibin sırtına yapıştırılan bantı ilk çekip çıkaran olabilmek. El ve ayak bileklere takılan ziller sayesinde yarışmacılar ortamın kokusunu adeta birer yarasa modunda alıp, tamamen sezgisel ve dürtüsel hamlelerle hareket ediyor. Refleksleri en iyi olan karşılıklı bu meydan okuma yarışını kazanan taraf oluyor.